Batman’da Helsinki Yurttaşlar Derneği tarafından düzenlenen ve iki gün süren “Helsinki Yurttaşlar Derneği Mültecilerle Çalışan Avukat ve İlgililere Yönelik Eğitim Çalıştayı”nda konuşan Belediye Eşbaşkanı Gülistan Akel, yüz binlerce mültecinin belediyelerin ve yerel halkın desteğiyle ayakta kaldığını belirterek: “Devlet ve ilgili kurumlarının mültecilere yönelik en küçük desteği ve çalışması yok” dedi.
‘DEVLET GÖZÜNÜ KULAĞINI KAPATMIŞ’
İki yıl önce Suriye’de patlak veren iç savaş ve ardından Şengal soykırımı ve Kobanê savaşından sonra ülkelerinden kaçıp bölge illerine sığınmak zorunda kalan mültecilerin bölge belediyelerinin ve yerel halkın desteğiyle ayakta kaldığını belirten Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Akel: “Devlet ve ilgili kurumlarının mültecilere yönelik en küçük desteği ve çalışması yok” dedi. “Şengal katliamı sonrası kentimize gelen Ezidiler, yine Kobanê savaşı sonrası kentimizde yaşayan Kobanêliler, iki yıl önceki savaştan sonra kentimize gelen Suriyelilerin oluşturduğu ciddi bir gündem var” diyen Eşbaşkan Akel: “Bizim açımızdan gündemleşen bir mesele bu. Yaşandığı günden bugüne kadar çok vicdani bir çalışmayla yürüyor. Hem yerel yönetimin hem de kurumların içinde olduğu vicdani bir çalışmaya dönüştü. Bu ilk etapta can havliyle insani ihtiyaçlarını giderme üzerinden yürüdü. Ama devletin mültecilik hukuku politikası üzerinden ne yazık ki bir gıdım yol alınamadı. Bu konuda hala devletin gözünü kulağını kapatan bir pozisyonu var. Bu da zorlayıcı. Yani insan hakları merkezli düşündüğünüz zaman yüz binlerce insanın burada devletin herhangi bir katkısı olmadan doğrudan halkın, yerel yönetimlerin ve kurumların organizasyonuyla devam etmesi zor görünüyor” dedi
Eşbaşkan Akel: Devletin mültecilere yönelik desteği yok
‘YAŞADIĞIMIZ BÜYÜK BİR ORTAKLAŞMA DENEYİMİYDİ’
Helsinki Yurttaşlar Derneği, Açık Toplum Vakfı ve Friedrich Ebert Stiftung ortaklığıyla Batman’da hafta sonu iki gün süren mültecilere yönelik bir çalıştay düzenlendi. Düzenlenen çalıştayda konuşan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Akel, önemli organizasyonların oluştuğunu ve neredeyse her şehirde çadır kentler kurulduğunu söyleyerek: “Ciddi bir emek verildi ve o kentlerde yaşayan halk birebir kendisi desteklerde bulundu” dedi. Eşbaşkan Akel: “Belki kurumlar, bizler irili ufaklı belirli imkanlarla, insan kaynağıyla bunu organize etmeye çalıştık, ama Batman için söyleyeyim, diğer kentlerde de aynı, burada yaşayan her yurttaş, sosyo-ekonomik durumu, imkanları ne olursa olsun, var olan imkanlarını ikiye bölüp aslında destek sundular. Yakın süreçte aslında toplumsal açıdan yaşadığımız en büyük ortaklaşma deneyimiydi. Böyle bir kazanımın davranışa dönüşmesi, böyle bir davranışa dönüşmesi bizler için yeni bir şey. Evet, bir felaket var, ama sonrasında yaşanan insani ve vicdani açısından ciddi bir organizasyon. Ama bundan sonraki süreç için evet insani ihtiyaçlarını yine karşılamak zorundayız, biraz genel politik tutum ve davranışımız da önemli. Bununla ilgili çok çağrıda bulunduk, çok dillendirdik, uluslararası platformlarda tartışmaya açtık, ama ne yazık ki hala yeterli değil. Dolayısıyla destek sunan, bu organizasyonlara katılan büyük kurumların bizlerle birlikte bu konuda politik bir söylem gerçekleştirmesi, politik bir tavra dönüştürmesi gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
‘DEVLET ORTADOĞU’DAN GELENLERİ MÜLTECİ OLARAK GÖRMÜYOR’
Yetkililerin en üst söylemde, ‘misafirlerimiz geldi, biz onları en iyi şekilde ağırlayacağız’ denmesine rağmen bunun sadece lafta kaldığını belirten Eşbaşkan Akel: “Söylemlerin aksine icracı olan devlet kurumlarının bununla ilgili en küçük bir desteği ve çalışması kesinlikle görülmedi. Biliyorsunuz Ortadoğu’dan gelenlere mülteci denmiyor bu ülkede ne yazık ki. Savaştan kaçarak sınırları aşan insanların statüsü uluslararası hukukta mülteci olarak tanımlanırken, Türkiye’de Ortadoğu’dan, daha doğudan gelenlere mülteci statüsü verilmiyor. Daha batıdan gelenler üzerinden, balkanlar üzerinden gelenler üzerinden böyle bir statü tanımı var. Bu da bize şunu gösteriyor. Ciddi bir ayırımcı politika mevcut. Yani bu ülkeyi yöneten hükümet açısından da yasalar açısından da tıkandığımız bir nokta var. Bunu aşmak gerekiyor. Bir araya gelip ortak tartışmalar yürütmemiz gerekiyor ki ortak çözümler geliştirebilelim. Bundan sonraki süreçte gerçekten yerel yönetimler, yerel halk ne kadar götürebilecek, bu çok uzun vadede mümkün değil. Bunlar bir veya beş ay sonra gitmeyecekler, uzun süre burada kalacaklar. Hem uluslar arası düzeyde bir destek arayışına gitmek gerekiyor, hem de ulusal manada genel bir politikaya, bir devlet politikasına dönüşmesi için mücadele etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
