Mal ve çocuklar dünya hayatının süsüdür. İyi işlerden oluşan kalıcı faaliyetlerin hem ödül bakımından hayırlı olandır hem de ümit beslenmesi Rabbinin katında hayırlı olandır. Kehf 46. ayet
اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَاباً وَخَيْرٌ اَمَلاً
Bizler dünyaya geldiğimizde andan itibaren rızkımızın Allah tarafından verildiğine inandırıldık. Bu yüz yılda bunun böyle olmadığına şahit oluyoruz. Yoksul insanların dünyadaki gelirlerinden insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeleri için yeterli değildir.
Bir milyonerin dünya gelirlerinden aldığı miktar milyonlarca insanın gelirine dek. Öyle ki yoksul ülkelerdeki insanlar açlıktan ölümleri yaşarken, zengin ve ensesi kalın kalantor şahsiyetlerin ülkeleri semirmeye devam ediyor. Sömürgecilik döneminde bazı zengin ülkelerin kontrolündeki ülkelerde hala haksızlık ve zulüm devam ediyor. "Dağdan gelip bağdakini kovalıyor deyimi bugün normalleştirildi. Orta Doğu ve çevresindeki savaşlar devam ederken zengin ülkeler değerli yer altı kaynaklarını fosil artıkla yakıtların haracını Arap ülkelerinden alarak ülkelerindeki vatandaşlara dağıtmakta beis görmüyorlar. Yoksul ülkeler zengin ülkelerin sömürü planlarına inanarak bir birbirlerini öldürmeye, yok etmeye durdurmadan devam ediyorlar. Bu durum uyanış gerçekleşmediği sürece devam edecek.
Emperyalist ülkeler Orta Doğuyu, Afrika'yı sömürürken emirlerini yerine getirecek ülkeleri de alarak soygun düzenini sürdürmeye devam edecekler. Bir başka garabet ise Orta Doğudaki zengin ülkelerin şatafatlı yaşamaları vurdumduymazlıklarıdır. Bir yandan Filistin'de Gazze'de ve Lübnan'da Suriye'de etnik, farklı inançlara ve dillere sahip insanların katledilmesi yok sayılmalarından kaynaklıdır.
Alevi, Kürt, Süryani Dürzi, Ezedi olanların hedef alınarak yaşadıkları topraktan uzaklaştırılmaları gerçekleştirilirken ölmemek için yaşadıkları topraklardan komşu ülkelerde gizlenmeye devam ediliyor. Onlar bu ilkel kavgayı devam ettirirken, Orta Doğu ülkelerinin bu örneğe uyduğunu söylemek yanlış olmaz. Zulme sesiz kalmanın inancımızdaki anlatımı nasıldır?
"Zulme sesiz kalan dilsiz şeytandır." Şeytan kimdir Allaha karşı asi olandır. Bunun manasını yorumlamaya gerek yok. Aralarında bir kaç yüz kilometrelik mesafe olan ülkelerde açlıktan çocuklar ölüyor. Zengin şeyh ve emirler altın kaplamalı lüks araçlarında hayatlarını devam ettiriyorlar. Ülkemizde bu durum farklı mı? Farklı değil elbette.
Ülke idaresinde alınması gereken önlemlerin zamanında yapılmamasıyla ekonomik ibreler tersine döndü. Buna rağmen gerekli önlemler alınmayınca ekonomide, hukukta, adalette sapmalar başladı. Bu sürece müdahale konusunda faiz sebep enflasyon sonuçtur denerek yaşananlar küçümsenince muhalefet suçlu iktidar kendini haklı göstermeye çalıştı. İyi de muhalefet başta değil, bütün kontrol iktidarda olduğu halde ben yapmadım o yaptı demek akıllara yatkın mı oluyor? Ekonomik çöküş ilk olarak dar gelirli, emekli, memuru etkiler.
Ekonomik sorunların yaşanmasına davetiye çıkaran iktidarın yaşanan sıkıntılar konsadaki açıklamaları içler acısıdır. Kestane balı, manda yoğurdunu vatandaşa öneriyor.
Dar gelirli pazara çıkıp alış veriş yapamıyor. Pazarların akşam vakitlerinde ezilen, pörsümüş sebze ve meyveleri pazar yerinden toplayarak beslenmeye çalışıyorlar.
"Kendisi tok iken komşusu aç olan bizden değildir." İyi de bunun yoksulun yaşadığı sıkıntıya ne kadar katkısı var? Bunu bilip yoksula el uzatmayanlara yapılacak eleştiride azarlanacaklarını, aşağılanacaklarını bilirler.
Bu sebepten yoksulluklarını sessizce yaşamaya devam ederler. Yukarıdaki ayette belirtildiği üzere mal ve çocuklar dünyanın süsüdür. Bizler bu süslere kendimizi o kadar kaptırmışız ki; herkes benim nefsim diyerek yoksul ve muhtaç insanlara yardım etmiyor.
Ekonomideki çöküş herkesi vuracak. Kimse kaygıdan azade değildir.
