1982 askeri Anayasası, halkoyuyla kabul edildiği günden bu yana tam 21 ayrı paketle değiştirildi. Buna rağmen “askeri anayasa” söylemi tüm siyasi partilerin dilinden hiç düşmedi. Peki rakamlar ne diyor?
Mevcut Anayasa, geçici maddelerle birlikte toplam 194 maddeden oluşuyordu. Son düzenlemeler ile birlikte;
• En az 80 madde doğrudan değiştirilmiş,
•Bazı maddeler tamamen yürürlükten kaldırılmış,
•Bazı maddeler baştan yazılmıştır.
Bu tablo, Anayasa’nın yaklaşık % 50’sinin fiilen değiştirildiğini gösteriyor. Farklı çalışmalarda, tali değişiklikler de eklenince bu oran %80’lere kadar çıkabiliyor.
Yani ortada hiç dokunulmamış bir darbe anayasası yok denilebilir. Aksine, defalarca yamalanmış, eklemeler yapılmış, ruhu büyük ölçü dönüştürülmüş bir metin var artık.
Sık sık dile getirilen Sivil anayasa söylemi gerçekten neyi ifade ediyor? Çünkü Her iktidar döneminde aynı cümleyi duyuyoruz.
“TÜRKİYE’NİN ARTIK SİVİL BİR ANAYASAYA İHTİYACI VAR.”
Bu söylem kulağa gerçekten çok demokratik geliyor. Ancak pratikte şu sorular cevapsız kalıyor.
• Sorun metinde mi, yoksa kurallara uyma kültüründe mi?
• Hukukun üstünlüğü, mevcut anayasada zaten yazılı değil mi?
• Denetim mekanizmaları, fiilen yerine getiriliyor mu?
Sorunun özü burada düğümleniyor.
Bir ülkede anayasa ne kadar iyi yazılırsa yazılsın, eğer siyasî kültür uygulamada yetersiz kalıyorsa metnin hiçbir hükmü tek başına mucize yaratamaz.
TÜRKİYE’NİN GERÇEK ANAYASA SORUNU NE?
Türkiye’nin bugün yaşadığı temel kriz, çoğu zaman sanıldığı gibi anayasa yokluğu değil, anayasa kültürü eksikliğidir bence.
Problem şurada:
• Kurallar kişilere göre mi işleniyor?
• Hukuk, bazen siyasetin aracı haline gelebiliyor mu?
• Kurumlar, anayasanın çizdiği sınırları bazen aşabiliyorlar mı? Gibi soruları çoğaltmak mümkündür.
Bu şartlarda tamamen yeni bir anayasa yazmak, yapısal sorunu çözmek için umut olabilir. Ancak uygulamada yetersiz kalındığında sadece yeni bir vitrin oluşturulmuş olur.
1982 metni bugün artık askeri bir ruh taşımaktan çok, yamalı bohçaya dönmüş bir sivil-anayasa hibriti haline gelmiştir.
Soru; Anayasayı mı değiştirmeliyiz, yoksa ona bakış açımızı mı?
Belki de Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, yeni bir metin veya mevcut metindeki kurallara gerçekten bağlı bir siyasal kültürünü oluşturmaktır. Yoksa isterseniz her gün anayasa yapılsın faydası olmayacaktır.
