USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HER ŞEY ZENGİNLİK İÇİN

22-08-2016

Bugün insanoğlunun tüm gaye ve çabası  bu kavram için mücadele etme  ile  geçmektedir.İnsanlar zengin olmak için o kadar hırs ile dolu ki,inandığı bütün değerleri  bir çırpıda silip taviz verebilmektedir.
Zenginlik ve zengin olabilmek için adeta vahşi hayvanlar gibi saldırgan olmuş , bir başka insanın tüm varlığına el koyma ve bütün birikimlerini gasp etme merhametsizliği noktasına gelmiştir. 
Zengin olma adına ticaretine hile hurda katmak, sözünde durmamak, hile yapmak gibi tüm kötü muamelelerini yapma hangi şeref ve haysiyet duygusu ile bağdaşabilir?Bir başka toplumsal kanser olan,şans oyunları(bahis-kumar,spor toto) gibi oyunlar ile adeta ailelerin köküne incir ağacı dikilmekte ve toplumsal fitne ve belalara sebebiyet verilmektedir.Özellikle gönümüz gençlerin bir çoğunun bahis illetine bulaşmış olduğunu üzülerek görmekteyiz.En acı tarafı da bir çoğu kaçak yollardan bu işi yapmakta ve hiç kimse buna ses çıkarmamaktadır.
 Hemen burada şöyle bir soru soralım. İnsanlar neden çok varlıklı olmak istiyor? Zengin olmak için insanları sömürmek ve bu sömürü üzerinde elde edilen varlıklardan bir mutluluk doğacak mıdır acaba?Yani, bir başkasının hüznü üzerinde ,mutluluk inşa edilebilir mi?
Aslında Müslüman olan toplumlarda ,olaya dini açıdan bakıldığında dünya malına önem verilmemesi gerektiğini, her ne kadar dünya malı önemsenmese de yine meşru daireler içinde kalarak varlıklı olunabileceği belirtilmiştir.
Burada üzerinde durduğumuz üzücü husus, varlıklı olmak adına insanların başta birçok insani, dini, kültürel ve geleneksel değerlerinden taviz vermesidir. Elbette ki, insanlar varlıklı olabilirler. Ancak ,bu süreçte insanı insan eden bazı olguları çiğnemek, yok saymak, hile, yalan ile insanları kandırmak ile yapılıyor olması çok düşündürücü ve acıdır. Hele bizim gibi Müslüman olan toplumlarda bu tür hadiselerin her geçen gün artması ise tamamı ile içler acısıdır. 
Toplumda bir birine güven algısı her geçen gün artan bir şekilde azalmakta ve kimse kimseye güvenemez  hale gelmiştir. Dinimizde, sözüne emin olunmayan insan ile ilgili o kadar ağır ifadeler kullanılmış iken, halada bu değerleri önemsememek, görmemek, hile yalan ile bir birimize yaklaşıp zengin olma hayallerinin peşinde koşmak ne kadar akılcı olabilir?
 Hile ,yalan,kandırma bir iş haline gelmiş, bazıları sabah evden çıkarken bugün kimi çarpabilirim hayalleri ve planları ile evden çıkmaktadır.Hakkı olamayan şey üzerinde oturmak ve gücü yetebiliyor ise zulüm ile buna sahiplenmek bunun için fitne çıkarmak hangimizin toplumsal genlerimizde yok ki?Maalesef bu konuda çok geri kaldığımızı ifade etmek istiyorum.
 Çocukları bu haram lokmalar ile büyüten bir nesilden adaletli, insani değerleri önemseyen, dinine ve kültürel değerlerine bağlı merhametli bir neslin yetişeceğini ümit etmek mümkün müdür? Bence değildir.
Varlıklı ve zengin olmanın ana gayesi , toplum içinde başı dik,onurlu, kimseye ey vallahı olmayacak namus ve şerefli bir birey olarak varlığını sürdürme arzusu için gerektiğine inanılırdı. Ama ya şimdi öylemi? Maalesef birçok insan, zengin olayımda, nasıl olursa olsun çabası içine girmişlerdir. Bunun için bir başkasının malını gasp, verdiği sözü tutmama, hile yapma, yalan söyleme,insanları katletme vb. gibi tüm kötü illetlerin peşinden giderek amacına ulaşma arzusundadırlar. 
Yozlaşmanın ana kaynaklarından bir tanesi de mevcut yazılı kural ve kanunların insanı tam anlamı ile koruyamaması ve bu konuda zayıf kalmasından kaynaklanmaktadır.
Malına, hile,yalan ve zorbalıkla  el konulmuş yada gasp edilmiş bir insan,bunu yapanlar için neler zikreder yada düşünür?Merhamet ve dua ile karşılık vermez herhalde…İşte şeref ve namusunu azcık düşünen biri ,hile ,yalan ile hayatta hiç kimsenin malına  koyamaz veya kandıramaz diye düşünüyorum.Tabi onda eğer zerre kadar namus ve şeref dediğimiz kavram varsa…  
Bir diğer düşündürücü ve acı olan şey  ise, toplum olarak bu tür insanları hala lanetliyor olamamamızdır. Bize dokunmayana kadar bu tür insanlara ses çıkarmayız. Ancak bir şekilde bu tür hadiselerin doğal görülmeye başlandığı bir süreçte eninde sonunda hemen herkesin bu bataklığın kötü sularından kendini koruması imkansız hale gelecektir. 
Şuan itibari ile bu bataklığı engelleyici nitelikte yeteri kadar yasa ve kanunların olduğunu düşünmüyorum. Buna paralel olarak diğer insani değerlerinde erimesi sonucu, bu gidiş ile toplumda asayiş ve düzeni toplumsal barışı tesis etmek imkansız hale gelecektir.
En başından eğitim sistemimize hak, hukuk ve adaletin ne olduğunu, insanın yaşam gayesinin şerefli ve haysiyetli bir birey gibi yaşaması gerektiği öğretilmelidir diye düşünüyorum.
Allah bizi bir bütün olarak şerefi ve haysiyeti ile başı dik bireyler olarak yaşamayı nasip etsin. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?