USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İBADETLERİN UNUTULAN YÜZÜ

03-07-2025

İbadet, insanlığın ortak bir dili gibi. Her inançtan insan ve topluluk inancı gereği, olan dininin emrettiği vecibeleri yerine getirir veya getirmeye çalışır.

Peki neden? Çünkü “Allah emretti” diye mi? “sevap kazanmak” için mi? “cehennemden kurtulmak” için mi?

Çoğu zaman ibadeti yalnızca bir ritüel olarak algılıyoruz. Belirli hareketler, belirli sözler, belirli vakitlerde yapılan bir tören… Oysa ibadetin asıl maksadı çok daha derindir. İnsanı ruhen, vicdanen, ahlaken arındırmak ve sosyal hayatta adaletli kılmaktır. Allah’ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur. Koca kâinatı yoktan var eden bir Yaratıcı, bizim eğilip kalkmamızdan ne kazanacak ki? İbadete  Allah’ın değil, bizim ihtiyacımız vardır. Bizim kendimize yenilenme imkânı tanımamız, nefsimizi terbiye etmemiz, hakkı gözetmeyi öğrenmemiz, adaletli ve vicdanlı bir insan olmamız içindir.

Ancak gerçek hayatta gördüğümüz manzara ne yazık ki farklı olabilmektedir.

Her gün ibadet eden, her fırsatta “ben dindarım” diyen nice insan; kul hakkını kolayca çiğneyebiliyor, başkasının hukukunu hiçe sayabiliyor, yalanı, hileyi, torpili normalleştiriyor. Oruçlu ama öfkesine hâkim değil. Namazlı ama adaletsiz. Hacdan geliyor ama kapısının önündeki yetimi görmüyor. İbadet var, ama hak ve hukuk bilinci yok.

Bu tablo bize şunu gösteriyor. İbadet, şekle sıkıştığında özünü kaybediyor. Ruhunu, vicdanını ve adalet duygusunu arındırmayan bir ibadet, sadece kas hareketlerinden ibaret bir ritüeldir. Dinin, “güzel ahlak” dediği yüce hedefe ulaşmayan ibadet, amacına ulaşmamış demektir.

Oysa dinin en temel amaçlarından biri hak ve hukuku korumaktır. Bir insan günde beş vakit secdeye varsa da, eğer başkasının hakkını gasp ediyorsa, adil davranmıyorsa, emanete riayet etmiyorsa, ibadeti onu kurtarmaz. Çünkü Allah’ın huzurunda en ağır suç, kul hakkıdır. Dinin en büyük hassasiyeti, insanların birbirine karşı adaletle muamele etmesidir. Çünkü İslam adalet dinidir. Örneğin, haksızlığa uğramış bir insanın yanında duramadığınızda gidipte ona İslam’ı anlatamazsınız.

Eğer ibadetler bizi daha vicdanlı, daha hakkaniyetli, insani nefis ve arzulardan uzak tutmuyor ise, daha adil, daha dürüst yapmıyorsa, günde bin rekât namaz kılsak da, bin defa hacca gitsek de, kalbimizi temizlemediğimiz sürece bunların anlamı kalmaz. Şekilciliğe boğulmuş bir ibadet, bir gösteriş ritüelinden öteye geçemez.

Sonuç olarak kendimize şu soruları sormamız gerekiyor:

  • Yaptığımız ibadetler, insanlara karşı daha adil davranmamızı sağlıyor mu?
  • Hakkı, hukuku, vicdanı savunacak bir bilinç oluşturuyor mu?
  • Yoksa sadece dini kimliğimizi pazarlayan, sosyal statü aracı haline gelen bir ritüel mi?

İbadet, Allah’ın ihtiyacı değil, bizim kurtuluşumuz için bir fırsattır. Ancak bu fırsat, hakkı üstün tutmayan, hukuku hiçe sayan, adaleti ve merhameti unutan bir şekilcilik bataklığında yok olup giderse, ne dünyada ne ahirette bize fayda sağlar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?