USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İşveren temsilcileri!

16-12-2018

Türkiye’de işverenleri temsil etmek amacı ile TOBB ve ESNAF VE SANATKÂRLAR BİRLİĞİ gibi resmi hüviyeti olan kurumlar kurulmuştur. Bunun yanında birçok işveren derneğinin de kurulduğu görülmektedir.
Odaların seçim dönemlerinde, birçok kişi oda yönetimlerinde söz sahibi olabilmek için, büyük çabaların içine girdikleri ve birçok maddi ve manevi fedakârlıklar gösterdiklerine şahit olmaktayız.
Oda yönetimlerinin en başındaki kişilere başkan denilmektedir. Başkan; Bir topluluğun, bir toplantının veya bir kurumun başında bulunan kimseye denilir. 
Kelime, söylem itibari ile ağza ve kulağa hoş gelmektedir. İnsana hava katan, gururunu okşayan, bir fonksiyonu vardır bence.
 Yönetime talip olmaya çalışan herkesin amacı, üyelerinin haklarını savunmak ve daha iyi şartlarda kazanç sağlamalarını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktır bence…
Hizmet için hırslı olmak, takdir edilecek bir konudur. Herkes bu cesareti gösterip emek ve zaman harcayamaz bence…
İşverenleri temsil etmek amacı ile yetki alanların, başarılı olabilmeleri adına, iş hayatını iyi takip edebilmeleri gerektiği, kendi alanlarında uzman kişiler ile hareket ederek iyi kadrolar oluşturarak, ticari hayatın mevzuat ve piyasa diline hâkim olmaları gerektiği düşüncesindeyim.
Özellikle, resmi anlamda, üyelerin karşılaştıkları bürokratik sorunların aşılması için, yerel ve ulusal düzeydeki tüm kurumlar ile iyi ilişkilerin kurulması sağlanmalı, işverenlerin karşılaştıkları sıkıntıların giderilmesi için büyük önem arz etmektedir. Zaten asli görevleri de budur. 
Sorunların çözümüne odaklanarak, özellikle yereldeki bazı kurumların kişi ve sektörel ayrımcılık girişimleri engellenmeli ve dikkatlerinin çekilmesi çok önemlidir. 
Çünkü bu olay, haksız rekabetin ortaya çıkarılmasının yanında, özellikle işverenlerin moral ve motivasyonlarının olumsuz yönde kırılmasına sebebiyet verdiğini özellikle belirtmek isterim. 
Örneğin, aynı sektörde faaliyet gösteren firmalara sağlanması gereken bazı desteklerin keyfi uygulamalar ile ayrımcılık yapılarak, birilerine fazladan imtiyaz gösterilmesi, diğer işverenler üzerinde nasıl olumsuz bir etkinin oluşmasına neden olduğunu, empati kurarak bulabiliriz.
 İşte bunu, kim, ne kadar başarmış ise, insanların gönlünde o derece takdiri hak edecek ve gönüllerde taht kurmuş olacaktır. Yasal mevzuat herkes için aynı olmalıdır…
Yoksa dünyevi ve mahşeri vebali çok büyüktür.
Özellikle, ekonomik savaş verdiğini iddia eden bir ülkede işverenleri gereksiz bürokrasiye boğmak çok anlamsız olmaktadır. Çıkarılan yasal mevzuatların üretimin yükselmesine, işsizliğin azaltılmasına katkı yerine, aksine olumsuz etkiler ortaya çıkardığı bir gerçektir. 
Bu sorunları dile getirmek, yasal zeminlerde çözüm önerilerinde bulunmak ve üyelerinin sorunlarını dinleyip, buna çözüm getirebilmek çok maharet isteyen bir konudur.
Günümüzde ticari hayatın kolaylaşması adına bürokratik işlemlerin azaltılması gerektiği konusunda hemen herkes hemfikirdir. Ancak, son yıllarda, aslında bu işlemleri azaltmak yerine daha fazla bürokratik işlemin çıktığına, çıkarıldığına şahit olmaktayız. 
Tabi ortaya çıkan bu angarya işlemleri, mali müşavirler yerine getirdiği için, işverenlerin birçok uygulamadan habersiz olduklarını görüyoruz. Ticari hayatı ilgilendiren konulara sık sık yasal değişiklerin yapılması, işverenleri büyük riskler ile karşı karşıya bırakabilmektedir. 
Konu ile birçok örnek verilebilir. Örneğin, çıkarılmış olan defter beyan sistemi, e-fatura, e- deftere geçme limitlerinin düşürülmesi, e arşiv zorunluluğu, KEP alma mecburiyeti, işçilerin maaşlarının bankada yatırılması mecburiyeti, zorunlu bireysel emeklilik sistemi, tebligatların e- tebligat yöntemi ile yapılması, rapor alan işçilerin rapor bitiş tarihlerinin işverenlerce onaylanması şartının getirilmesi gibi bazı uygulamalar her ne kadar işlemleri basitleştiriyor olarak görünse de, aslında işverenlere büyük yükler getirdiği ortadadır.
 İşverenler, kendilerini ilgilendiren bu sorunların çözümünü, üyesi oldukları odalardan beklemeleri gerekirken, özellikle kendi mali müşavirlerinden beklemeleri yanlış olmaktadır. 
Çünkü günümüzde, hükümet üzerinde etkisi en büyük kuruluşların TOBB ve ESNAF SANATKÂRLAR odalarının olduklarını unutmamak gerekir. Mesela, geçen gün Türkiye’ deki tüm oda ve borsa genel sekreterlerinin toplantı yapmak için taaaa ROMA ya kadar gitmişken, hangi sorunu dile getirmiş veya çözüm önerileri geliştirilmişlerdir diye merak etmemek elden değildir. 
İyi çözümler getirebilmek için yurt dışı seyahatleri çok mu faydalı olmaktadır? 
Bir anlamda, mevcut tüm kurulu odaların, önemli işlevlerinin olduğunu söylemek çok zordur. Aslında onların elini kolunu bağlayan, yasal mevzuatlarından kaynaklı olduğunu söylemek doğru olacaktır. Durum böyle olunca, toplumda üyelerinden aidat almaktan başka hiçbir fonksiyonlarının olmadığı algısına sebebiyet verdikleri ve insanların gönülsüz bir üyeliğe mecburi bırakıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. 
Örneğin, aidatlar ile elde edilen gelirlerin bir kısmının o ilde kendi konusu ile ilgili bir yatırımın yapılması şartının getirilmesi veya desteklenmesinin sağlanması, kötü mü olacaktır?
Bu algının kırılması için, özellikle işlevsel olan tüm odalara daha fazla yetkilerin verilmesi sağlanmalı ve çıkarılacak kanun ve yönetmeliklerde mutlaka görüşlerinin alınması için zemin oluşturulmalıdır. 
Çünkü kanunları hazırlayanlar, konuya ne kadar vakıf olup olmadıkları konusu çok büyük önem arz etmektedir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?