USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ORMANLARIN SESSİZ ÇIĞLIĞI

04-07-2025

Yaz ayları geldiğinde içimizi yakan bir başka yangın başlıyor, orman yangınları.

Her yıl benzer manzaralarla karşılaşıyoruz. Ülkemizin en değerli hazineleri olan ormanlar, gözümüzün önünde cayır cayır yanıyorlar. Binlerce hektar yeşil alan kül oluyor, orada yaşayan canlılar yok oluyor, doğanın dengesi altüst oluyor.

Bu acı tablo yıllardır yaşandığı halde, ama sorumluluk makamlarında olanlar hâlâ etkili önlemleri kalıcı şekilde hayata geçirmekte başarısız kalıyorlar bence.

Peki, neden? Uzaya uydu gönderebilen ve 4 şeritli yol yapabilen, insansız hava araçları üretebilen, devasa mühendislik projeleri yapan bir ülke olarak, neden hâlâ yangın söndürme uçaklarını kendimiz üretemiyoruz ya da gerekli sayıda temin edemiyoruz?

Neden yangın olduğu anda müdahale edecek kadar güçlü bir hava filosuna sahip değiliz? Soruları çoğaltmak mümkün.

Bir başka önemli konu da, yer altı su hatları. Orman içlerine çekilecek su şebekeleri, stratejik noktalara kurulacak otomatik yangın söndürme sistemleri, basınçlı su istasyonları, yangına ilk 15 dakikada müdahale edebilecek yer ekipleri neden oluşturulamıyor?

Bunların hepsi uzun vadeli planlamayla mümkün. Ancak bu planlar ya raflarda tozlanıyor ya da siyasi öncelik listesine alınmıyor.

Bunların yapılması için neden hala bekleniyor?

Oysa orman, petrolden de, altından da, doğalgazdan da daha kıymetlidir.

Orman; yağmur demektir, su demektir, yaşam demektir.

Susuz bir geleceği hayal bile edemeyiz. Orman kaybı, kuraklık ve çölleşmeyi de beraberinde getirir. Bu da sadece çevresel bir felaket değil, aynı zamanda ulusal güvenlik sorunu demektir.

Çünkü suyu olmayan bir ülkenin geleceği de olamaz.

Bugün yanan her ağaç, geleceğimizden kopan bir parçadır.

Bize düşen görev çok açık: Ormanları korumak, ülkenin sınırlarını korumak kadar önemlidir. Bunu anlamazsak, çocuklarımıza miras bırakacak bir ormanımız bile kalmayacaktır.

Artık bahane üretmek yerine, orman yangınlarıyla mücadelede çağın gerektirdiği teknolojiyi, yerli üretimi ve hızlı müdahale altyapısını gecikmeden kurmak zorundayız.

Aksi halde her yaz sadece ağaçları değil, umudumuzu da yakmaya devam edeceğiz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?