USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

EKONOMİK ESARETİN İNSAN RUHUNA YANSIMASI

06-08-2025

Sokakta yürürken bakın etrafınıza. Herkesin yüzü asık.

Zengin de fakir de memnun değil hayatından.

Kimsenin omuzlarında rahatlık yok, kimsenin gözlerinde huzur yok. Çünkü bu çağda insan sadece geçim derdiyle değil, güven, sevgi ve aidiyet eksikliğiyle de boğuşuyor.

Eskiden insanlar birbirine daha çok güvenirdi.

Ama artık herkes tetikte, herkes bir diğerinden korunmaya çalışıyor. İlişkiler kalkanla başlıyor. Sevgi, yerini şüpheye bırakmış. Samimiyet, artık “bir şey mi istiyor?” şüphesine dönüşmüş durumda. Bu duygu insanların ruhlarında derin yaralar açmış durumda.

Bu yalnızca toplumsal bir değer aşınması değil, aynı zamanda derin bir ekonomik gerçekliğin de sonucu.

Çünkü insanlar sadece birbirine değil, yarına da güvenmiyor. İşini kaybederim, kiramı ödeyemem, çocuğuma bir gelecek kuramam korkusu, insanların ruhuna yerleşmiş durumda. Bu düşünce insanları vahşi menfaatin esiri yapmış durumda.

Ekonomik özgürlük artık sadece para sahibi olmak değil, aynı zamanda onurlu yaşamak, özgürce karar verebilmek ve insanca ilişkiler kurabilmek demek.

Ama bu özgürlük, çoğu insan için hayalden ibaret.

Gelecek korkusu büyüdükçe, insanlar hırslanıyor.

Birbirine değil paraya güvenmeye başlıyor.

Aile ilişkileri, dostluklar, ortaklıklar bile bir tür yatırım aracı gibi görülüyor. Kaybettirmesin de nasıl olursa olsun düşüncesi, sevgiyi ve güveni gölgelemiş durumda.

Ve tüm bu gerginliğin sonucu olarak insan, manevi bir zırh kuşanıyor. Kimse yumuşak karnını göstermiyor. Kimse kırılmak istemiyor.

Çünkü hayatta kalmak için  duyarsız olmak gerektiği öğretiliyor. Âmâ bu zırhın bir bedeli var, yalnızlık, ruh yorgunluğu ve gerginlik.

Artık çocuklar bile gelecekten korkarak büyüyor.

Gençler umut yerine plan B arıyor. Yetişkinler ise ömür boyu  başına bir şey gelmeden  günü kurtarma derdinde.

Bu koşullar altında güven kurulamıyor, sevgi kök salamıyor artık. Çünkü sevgi, ancak özgür bir zihinde ve güvenli bir kalpte yaşar. Güven olmayınca sevgi yok, sevgi olmayınca hayat bir matematik hesabına dönüşüyor.

Peki, çözüm ne?

Elbette ekonomik adalet, elbette güçlü sosyal politikalar. Âmâ en az onlar kadar, belki daha fazla; birbirimize yeniden inanmak. Selamı çıkar gözetmeden vermek. Bir dostun elini karşılık beklemeden tutmak. İnsan insana yeniden yaklaşmak.

Sorun sadece cebimizde değil, kalbimizde ve ruhumuzdadır artık…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?