USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

CESEDİ BİRLİKTE KALDIRALIM

13-09-2025

Son yıllarda Türkiye’de vergi mevzuatı neredeyse nefes almadan sürekli değişiyor.

Daha önce bankalardaki hesap hareketlerinin sıkı takibine alışmaya çalışan vatandaş, şimdi tapu harcındaki matrah farkı yazıları, yükselen emlak vergileri ve GMSİ beyanlarıyla boğuşuyor artık.

Her yeni düzenleme ile teknolojik yenilikler ile vatandaşların bu gelişmelere ayak uydurmakta çektiği zorluklar ile orta sınıfın sırtına biraz daha yük bindiriyor sanki.

Banka hesabında olağan dışı bir hareket gören Maliye, hemen inceleme başlatıyor. Tapuda rayiç bedel yükseltiliyor, ardından  matrah farkı gerekçesiyle vatandaşa ek vergi yazıları geliyor. Emlak vergilerindeki ani artışlar, ev sahiplerini köşeye sıkıştırmış durumda. Gayrimenkul sermaye iradı (GMSİ) beyanı ise adeta  çifte vergi  yükü haline geldi. Bir yandan yüksek emlak vergisi, öte yandan artan kira beyanı. Yani kiraya verilen bir gayrimenkul için bir yıllık kira gelirinin yarısı nerde ise vergiye gider hale gelmiştir.

Ama mesele yalnızca bireyleri ilgilendirmiyor. Şirketler ve muhasebe camiası da adeta bir çıkmazın içinde. Vergi mevzuatında sürekli yapılan değişiklikler iş dünyasını istikrarsızlığa sürüklüyor. Gelecek sene başında yürürlüğe girecek olan E-ENVANTER uygulaması bunun en güncel örneği.

Ayrıca E-DEFTER beratlarının geç verilmesi nedeniyle kesilen yüksek cezalar işveren ile SMMM’lerin uykularını kaçırmıştır.

Kağıt üzerinde dijitalleşme adı altında sunulan bazı uygulamalar ve sistemler kolaylık sağlamak yerine, pratikte firmaları ve muhasebecileri altından kalkılamaz bir yükle karşı karşıya bırakmaktadır.

Çünkü teknolojik altyapıya hakim olmayan pek çok vatandaş ve küçük işletme için bu sistemler bir modern işkenceye dönüşmüştür. Örneğin İnternet erişiminin dahi sıkıntılı olduğu bölgelerde, yaşlı mükelleflerin ya da küçük esnafın elektronik ortamda beyan yükümlülüklerini yerine getirmesi bekleniyor. Muhasebe mesleği ise bir yandan mevzuat karmaşası, bir yandan teknolojik altyapı yetersizlikleri ve yüksek cezalar arasında adeta yapılamaz hale gelmiştir.

Devletin vergi adaletini sağlama iddiası her gün yineleniyor. Ama vatandaşın gördüğü gerçek başka.

Banka hesapları, tapu işlemleri, emlak rayiçleri, elektronik beyanlar derken, hayatın her alanı mali bir kıskaca alınmış durumda. Büyük şirketlere yapılan milyarlık vergi afları ve teşvikler devam ederken, sıradan vatandaş üç kuruşluk banka havalesi yüzünden bile incelemeye uğrayabiliyor artık…

Sorulması gereken esas soru şu: Vergi adaletini sağlamak için mi bu kadar sıkı takip yapılıyor, yoksa kolay denetlenebilen, zaten sisteme kayıtlı olan vatandaşın sırtına daha fazla yük bindirmek mi amaçlanıyor?

Bugün geldiğimiz noktada vatandaş için vergi sadece bir mali yük değil, aynı zamanda bir yaşam zorluğuna dönüşmüş ve insanların psikolojisi bozulmuş durumda. Mevzuatın karmaşıklığı, elektronik uygulamaların hızla devreye alınması ve artan cezalar, güveni değil, adeta çaresizliği büyütmüştür.

Elbette ki herkes işini kanunlar çerçevesinde yapmak zorundadır. Ama ilk önce yüksek meblağlı yapılan iş ve işlemlerde ki şaibelere, bürokrasi deki denetimsizlikler sonucunda çıkan kamu zararlarına, gereksiz kamu harcamalarının da sorgulanması gerekiyor. Yani ortada varsa bir ceset, onu hep birlikte kaldırmalıyız.

Yük sadece vatandaşın sırtında olmaması gerekir...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?