USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SERT SİYASETİN BEDELİ VE EKONOMİ

08-07-2025

Türkiye’de uzun süredir gördüğümüz bir gerçek var. Siyasetin sertleştiği, ön görülemezliğin arttığı dönemlerde ekonomi önce duraksar, sonra mutlaka reaksiyon verir.

Bugünlerde de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Borsada görülen dalgalanmalar bir mahkemenin verdiği karar ile alt üst olabiliyor. Döviz yükselmeye başlıyor ve merkez bankası rezervlerinde erimeye neden oluyor. Yarın öbür gün belki borsa yeniden yükselir. Hatta yüksek faiz politikasına bağlı olarak dövizde gevşeme de yaşanabilir. Ancak bunlar geçici rahatlamalar sağlayacaktır.

Unutmayalım ki fabrika kurmak, üretime yönelmek, on yıllara yayılan bir planlama gerektirir. Kimse böylesine keskin siyasi tartışmaların olduğu, hukukun ve kuralların nasıl işleyeceği konusunda netlik bulunmayan bir ortamda uzun vadeli yatırım kararına cesaret edemez bence. Dünya örneklerine bakıldığında demokrasisi ve hukuk standartları ile ekonomi parametrelerinin paralel gittiğini söyleyebiliriz.

Bugün yüksek faizi cazip bulan sermaye, yarın faiz düştüğünde dövizini alıp çıkabilir. Yani portföy yatırımları gelir-gider, bir gün var, bir gün yoktur. Oysa kalıcı refah için ihtiyaç duyduğumuz şey üretken yatırımlar, yani fabrika, makina, teknoloji yatırımlarıdır. Yani üretmek-yine üretmek gerekiyor.

Peki, mevcut ortam buna izin veriyor mu? Bunu sorgulamak lazım. Geçen sene devasa şirketlerin bir önceki yıllara göre karlarında büyük erimelerin yaşanmasını neye bağlayabiliriz acaba?  Çünkü belirsizlik varsa, yatırım durur. Çünkü belirsizlik varsa, girişimci risk almak istemez. Çünkü belirsizlik varsa, sanayici önünü göremez.

Son yıllarda Türkiye’de siyaset öyle sertleşti ki, ekonomi de bundan nasibini almaya başladı. Bu konuda tüm siyasi oluşumların payının olduğunu ayrıca belirtmekte fayda vardır. Örneğin muhalefet belediyelerine operasyonlar yapılırken, muhalefet bizimkiler yapmadı diyemiyor, kendilerini neden görmüyorlar diye sezlenişte bulunuyor. Dolayısı ile siyasi atmosferin güvensizliğinden herkes sorumludur. Az veya çok… Rakibine koz vermeyeceksin kardeşim…

Dolayısı ile bu atmosferde gidişatın iyi olmadığı kanaatindeyim. Ne yazık ki, piyasa verileriyle geçici pembe tablolar çizmek kolay, ancak asıl ölçü yatırım eğilimidir. Oysa yatırım iştahı yok denecek kadar zayıflamıştır. Bölgemizde özellikle işçi yoğunluklu tekstil fabrikalarının birer birer kapandığını ve var olanlarında büyük sıkıntı içinde olduklarını görüyoruz.

Bu yüzden bir kez daha hatırlatalım. Siyasette gerilimi artırmak, kavga dilini büyütmek, hukuk güvencesini sarsmak kısa vadede belki birilerini memnun eder. Ama uzun vadede mutlaka ekonomiyi vuracaktır.

Borsa birkaç gün toparlanır, döviz kuru bir süre istikrar kazanır, ama bu yatırımın yerine geçmez. Ve yatırım yoksa üretim yoktur. Üretim yoksa istihdam yoktur.

Siyasi gerilimler devam ederse, yüksek faizi kestiğiniz gün sermaye ülkeden çıkar, yeni yatırım zaten gelmemiş olur, elde kalan ise işsizliği artıran, üretimden uzaklaşan bir ekonomik yapı olur.

Siyasetteki sert rüzgâr, ekonomiyi önünde sonunda yıkar. Bunu anlamadan reform yapmak da, faiz kararlarıyla günü kurtarmak da yetmez.

Türkiye’nin ihtiyacı olan, öngörülebilir, sakin, hukuk güvencesine dayalı bir iklimdir. Ancak o zaman yatırımlar yeşerir, kalıcı büyüme sağlanır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?