USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

6111 SAYILI YASADAN 6736 YASAYA

13-10-2016

6736 sayılı yasa dikkatlice incelendiğinde 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı yasanın tıpa tıp aynısı olduğu görülecektir.Belki  üzerinde bazı ufak değişiklikler yapılmış olabilir.Ancak yasanın ruhu tamamen aynıdır.

 2011 yılında çıkarılan  6111 sayılı Yasada,günümüzdeki matrah artışları ile gündemde olan, bir çok mesleki sitede tartışma konusu olmuş ve meslektaşların üzerinde bir türlü  mutabık olmadıkları konulardan bir tanesi olan, KDV  matrah  artışı ile ilgili yaşanan tartışmalar olmamıştı. 6111 sayılı Yasa gereği ,bir yıl içinde tüm beyannamelerini vermiş ancak bir veya birden fazla dönemde hesaplanan  KDV  si olmayan ve bu yasadan yararlanan işletmelere , ayrıca gelir ve kurumlar vergisi matrah artışı yapılmadı ve bundan dolayıda yanlış  yapmışsınız denilmedi.
6111 sayılı yasa kapsamında yapılan KDV Matrah  artışları için,ilgili yılın beyan edilen toplam hesaplanan  KDV leri üzerinden yasa gereğince belirlenmiş oran esas alınarak beyanlar yapıldı.

6736 sayılı yasa ,6111 sayılı yasanın kopyala yapıştırı olduğu halde bugün bu tartışmaların yaşanıyor olması ,en açık ve net ifade ile hem maliye hemde meslek camiamız için bir yüz karası hadise haline gelmiştir.Koca koca YMM ler,gelir uzmanları ve mali müşavirler 6736 sayılı yasada geçen “veya” kelimesine takılmış ve herkes farklı bir yorum getirmektedir.

Gelir idaresi KDV  grup başkanlığına şu şekilde soru sordum.Tüm yıl kdv beyannamelerini vermiş,ancak bir veya birden fazla dönemde hesaplanan kdv si olmayan mükelleflerin ayrıca gelir/kurumlar yönünden  de matrah artışı yapmaları zorunlumudur diye sorduğum soruya şu şekilde cevap verilmiştir.Cevap; “Evet bazı dönmelerde hesaplanan kdv si yoksa. Gelir kurumlar vergisinden artırımda bulunarak kıyaslama yapmalıdır” şeklinde olmuştur. Matrah artışıyla yetinmeyip aynı zamanda artırılan matrahın %18’i esas alınacak, bu oranı ile KDV 
 üzerindeki tutar karşılaştırılacak en yüksek olan oran değerlendirecektir şeklinde ifade edilmektedir.

Yasa ve tebliğin hiçbir yerinde kıyas kelimesi geçmemektedir.Gelir idaresi başkanlığının çok büyük bir yorum hatası ve bu hatayı da dayatma içerisinde oldukları görülmektedir. Oysa ki bu tartışma 6111 sayılı Yasada yaşanmadı.Bundan dolayı da hiç kimse siz yanlış yaptınız bundan dolayı da size fark çıkaracağız demedi.

Aslında bu  yorumun bir dayatma olduğu bizat tebliğin şu bölümünü esas alıp tersten bakıldığında görülecektir.

d) Beyannamelerin Tamamı Verilmekle Birlikte, Vergiye Tabi işlemlerin Bulunmaması Hâlinde Artırım Tutarı ;

Mükelleflerce verilen KDV beyannamelerinde, vergiye tabi iĢlem bulunmaması nedeniyle hiç “Hesaplanan Katma Değer Vergisi” beyan edilmemesi durumunda, bu Tebliğin (V/D-3-a) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde işlem yapılacaktır.deniliyor.

Dikkat edilir ise orada “hiç” kelimesi kullanılmış.Madem, bir veya birden fazla dönemde hesaplanan kdv si olmayanlar ,bu madde de izah edilen  şarta uyan mükellefler ile aynı koşula tabi tutlıyor,niye orada hiç kelimesi kullanılmıtır ki?

 Sosyal medya ve diğer mesleki sitelerde de konu heraretli bir şekilde tartışılmakta ve herkes farklı bir şey söylemektedir.Tartışmalardan da görüldüğü üzere konu üzerinde çok büyük ihtilafların  olduğu görülmektedir.Değerli bir YMM kardeşimiz,Gelir idaresi  Başkanlığı ile yaptığı telefon görüşmesinde de ,konuyu sözlü olarak dile getirmiş ,bu meselenin açıklığa kavuşturması için ikinci bir yönetmelik veya sirkü’nün hazırlanması gerektiğini dile getirmiştir.

Özellikle bu konuda asıl  mağdur olacak olan kesim, işverenlerdir.İşveren kuruluşlarının  yaşanan tartışmalardan ne kadar haberdar oldukları  veya  olmadıkları belli değildir.Her şeyde olduğu gibi ,yine işin bütün  kahrını ,cefasını ve stresini biz mali müşavirler çekmekdeyiz.Yaşanan bu karmaşayı işverenlere anlatmak kadar zor bir konu yoktur herhalde…
Konunun netliğe kavuşması açısından işveren kuruluşlarının gerekli birimler ile diyaloğa geçmeleri ve bu meselenin aydınlığa kavuşturulması açısından çaba harcamaları daha kısa sürede  net sonuç vereceğini düşünmekteyim. Çünkü işveren kuruluşlarının hükümet üzerindeki etkileri daha fazladır.

Mevcut durum bir çok mükellefin matrah artışı yapmasını engellemekte ve mükelleflerin bundan caymalarına vesile olmaktadır.Konu kısa zamanda netliğe kavuşturulmaz ise çok az kişi bundan yararlanacak ve asıl temmeni edilen husus başarıya ulaşmamış olacaktır.180 sayfalık tebliği hazırlayanların bunu düşünememiş olması kadar  acı ne olabilir ki?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?