Türkiye’de ekonomi artık sadece rakamlarla değil, ironiyle ölçülüyor. Borsada teknik analiz yapan, trend kovalayan yatırımcı zarar ederken ‘Altın alın güzüm’ diyen Ayşe Teyze kazanç hanesini yeşile boyuyor. Üstelik bu tablo sadece yatırım dünyasının değil, ülke ekonomisinin genel ruh halini de özetliyor.
Dünyadaki tüm borsalar artarken 3 yıldır Türkiye de sürünüyor.
Borsa İstanbul’da, ekran başında saatlerce analiz yapan, grafiklerle konuşan ekonomist insanlar kaybediyor. Çünkü Türkiye ekonomisi, ekonomi biliminin yasalarıyla değil, duyguların, politik açıklamaların, mahkemelerin ani kararlarına göre ve belirsizliğin yönettiği bir zeminde ilerliyor. Ekonomi bilimi öngörü ister. Para hukuk ve adalet ile eşdeğer hareket eder.
Altın bu ülkede sadece bir maden değil, bir kültürdür. Düğünlerde bile bileziğin ağırlığı, diplomanın ağırlığından daha değerlidir. Çünkü Ayşe Teyze bilir. Paranın değeri, devletin sözü kadar eder yüzden o sözü değil, bileziği tercih eder. Bu da onu kaybettirmez, tam tersine korur.
Bir yanda ekonominin kitaplarına göre hareket edenler var. Faiz indirimi büyümeyi artırır mı? Cari açık nasıl kapanır? Enflasyon beklentisi nedir? Diye kafa yoranlar…
Oysa Türkiye’de ekonomi bilimiyle değil, sezgiyle, bilgiyle değil, şansla, planla değil, tesadüfle işliyor. Rasyonel hareket eden kaybediyor. Ve bu durum, sadece borsada değil, hayatın her alanında kendini gösteriyor.
Artık bu ülkede okumuş insan okumamış insana hizmet eder hale gelmiştir.
Bir makine mühendisi, yıllarca eğitim almasına rağmen bir makine operatörü kadar kazanamıyor.
Bir mimar, çizdiği binayı yapan inşaat kalıpçısının gerisinde kalıyor.
Bir doktor, nöbet üstüne nöbet tutarken, bir temizlik işçisi kadar maaş farkıyla karşılaşıyor.
Bir öğretmen, mahalledeki tesisatçının aylık kazancını görünce iç geçiriyor.
Bilgi, alın terinden daha ucuz hale gelmiş durumda.
Çünkü bu ülkede bilgi, bazen dezavantajdır. Okuyan insan sorgular, analiz eder, plan yapar. Ama ekonominin yönü planla değil, günün ruhuyla değişir.
Bugün Türkiye’de bilgi, diplomalar, unvanlar değer kaybederken, pratik zekâ, sezgi ve hayatta kalma refleksi değer kazanıyor. Üniversite mezunları asgari ücretin biraz üstünde yaşam mücadelesi verirken, bir usta ya da esnaf ekonomiyi bilmeden, ekonomiyi yönetiyor.
Türkiye’de ekonomi, çoğu zaman akılla değil alışkanlıkla yürümektedir. O yüzden bilimsel yatırımcı kaybederken, geleneksel yatırımcı kazanıyor. Ve her kriz döneminde Ayşe Teyze’nin o meşhur sözü yeniden yankılanır:
Ve bize bir kez daha hatırlatıyor:
Altın alın güzüm, altın… Çünkü bilgi değil, bilezik bu ülkede değer görüyor.
