USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ekonomi de Güven sorunu…

20-09-2017

Vatandaş ekonomik programlar ve ekonomik projelere güvenmediği için, finans kuruluşlarının sağlıklı ve planlandığı gibi çalışmasına destek vermiyor…
Mehmet Şimşek hazine kaynak bulmak için ve sıcak paranın sisteme girmesi için yaptığı tüm çabaları sonuç vermiyor…
Özellikle vergi ve SGK yapılandırmaları, hatta afları bile bekleneni vermediği ortada, ilk birkaç taksitten sonra ödeme aciziyeti içine giren, vergi ve sgk borçluları bu yapılandırmayı sonuna kadar götüremiyor…
Ayrıca yine hazineye yeni kaynaklar bulmak için oluşturulan fonlara da çalışanlar ve diğer memurların hiç itibar etmediği, bu yüzden isteğe bağlı bireysel emeklilik sisteminden kaçan kaçana…
Ama hükümetin yeni fon arayışları devam ederken, güven sorununu aşamayan hükümetin bu fonlardan da sonuç alacağına inanmıyorum…
Son olarak çıkarılmaya çalışılan Altın sertifikaları sistemi ile yastık altında saklanan altınların ekonomiye kazandırılmasına çalışılan bu sistemde, vatandaşın temkinli yaklaştığı görülüyor…
Hem iç istikrar ve devam eden olumsuz koşullar, hem de Dünya genelinde baş gösteren güvensizlik sorunu tüm devletlere ve sistemlerine karşı vatandaşlarının bir ekonomik korumaya geçtikleri gözleniyor…
Örneğin çevremizdeki ülkelerde devam eden savaşlar, her çıkması beklenen bir çatışma ortamı, içerde bitirilemeyen bir çok terörist faaliyetler ve hükümetçe alınan kararlardan bir sonuç alınamaması…
Bunu ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısının ağzından okuyalım:
“"BİREYSEL EMEKLİLİKTE YÜZDE 60 CAYMA BEKLEMİYORDUK"
Otomatik katılım da performansın yeterli olmadığının görülmemesi ile birlikte Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, BES ve otomatik katılım hakkında şöyle konuştu:
Bir kere gönüllü bireysel emeklilik oldukça başarılı gidiyor. 6.8 milyon katılımcı ve yaklaşık 72.7 milyar liralık kaynak oluştu. 9.4 milyar lirası devletin katkısı. Sistemimiz iyi çalışıyoruz. 100 lira tasarruf edin biz size 25 lira katkıda bulunalım.
Otomatik katılım da beklentimiz çok yüksekti. Pilot bölgemiz olan Bursa'da cayma oranı yüzde 10 civarı bile değildi. Şimdi otomatik katılımda cayma oranı yüksek. Bu sene başında devreye girdik 3.2 milyon katılımcı var. 1 milyar lira da tasarruf var. Tamamen başarısız diyemeyiz. Beklentimiz çok yüksekti. Peki niye böyle oldu? Doğrusu, kısmen gönüllü bireysel emeklilikte olanlar da otomatiğe kaydediliyor.”
Bu açıklama bile başlı başına çelişkiler ve belirsizliklerle dolu, böyle bir sistemin başında bence daha akıllı ve daha etkili olması gerekirdi…
Maliye ve ekonomiden sorumlu olmak için dışarda okumak ve yabancı dil bilmekle her şey bitmiyor, bunun yanında İnsanını tanıyacak ve toplumun eğilimlerini iyi bilecek…
Bakın aynı kafa ve aynı düşünce ile çıkartılmaya çalışılan yeni bir fon olan Altın sertifikası ve senedi için ne diyor bu başbakan yardımcısı…
“.”Altın tahvili ihracatında sistem çok basit olacak. Tahvil alan vatandaşımız hem de ekonomimiz açısından önemli olacak, faydalı olacak. Tahvili hazine çıkaracak. Bize bu konuda Ziraat Bankası yardımcı olacak. Vatandaşlarımız evinde tutulan sadece altınını Ziraat Bankası'na götürecek, eksper altını değerlendirecek sonra diyelim ki size 100 gramlık altın karşılığı bir sertifika verilecek.
Bu tahvil istediğiniz zaman tekrar altına dönüştürülecek. Bizim sloganımız aslında, 'Çeyrek getir, çeyrek götür' Bu tahvil size vade sonunda yine altınınızı iade edecek ve altın cinsinden getiri sağlayacak. Atıl duran altınların bir getirisi yok. Enflasyon karşısında bir koruma sağlıyor.
Getiri kısmını TL hesabına yapacağız vade sonunda altını tekrar iade edeceğiz. Vatandaş ne zaman isterse tahvili getirip altını alabilecek. Çok net olarak vatandaşımız karlı burada. Kamunun borcu şu an düşük. Hazinenin borçlanma sıkıntısı yok. Bazı tahminlere göre 100 milyar doları bulan altın stoku var bir yerde.
Gelin bunu sisteme koyun, ekonomi kazansın. Orada Türk bankacılık sistemini dışa bağlı olmaktan çıkaralım. Yatırımcı alsın bunu, üretim yapsın, insanlar iş bulsunlar, ihracat yapalım. Çarkların daha hızlı dönmesi için biz bu maliyete katlanacağız. Bireysel emeklilikte olduğu gibi bir model olacak. Altını da ekonomiye kazandırmak için, kaynakları artırmak için bir maliyete katlanacağız bununla ilgili.
İlla bir faiz sistemi değil... Bankaya gittiğiniz zaman 'Faiz istemiyorum, katılım hesabı olarak kullanmak istiyorum' derseniz zaten o çerçevede değerlendirilecek. Burada seçenek var. Toplanan altınlar Merkez Bankası rezervlerinde duracak. Bankacılık sisteminin dışında olanlara atıl diyoruz.”
Bu açıklamalar tasarrufu ve altını seven Türk halkı için doyurucu olur mu? Bu halkı iyi tanıyan birinin,
 dümene geçmesi şart.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?