USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

EL İNSAF

10-07-2016


Halk arasında bu iki sözcük çok kullanılır.Sözlük anlamı; Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet demektir.Genelde insanlar yapılan işin,söylenen sözün  adil olmadığı ,insan vicdanın zedelendiği durumlarda olayın vahametini dile getirmek için  karşıdakine bir refleks olarak söyler.
İnsanları diğer canlılardan ayıran noktalardan bir tanesi de  insaf duygusu dediğimiz duyguya sahip olmasıdır.İnsaflı ,vicdanlı olmak ,dinin yarısıdır denilir.Yani vicdanı ve insafı olmayanın dini çok zayıftır manasını çıkarmak yanlış olmaz herhalde.Ticarette,idarede,yönetmekte,yönetilmekte,hak,hukuk ve adalet noktasında insaflı olmak ,olabilmek…İnsaf  kendisi ile birlikte vicdanı ,vicdan da adaletli olmayı gerektirir gibi bir sıralamayı yapmak mantıklı olur diye düşünüyorum.
Peki ,insaflı,vicdanlı ve adaletli olmak için ne yapmalı,hangi din veya ideolojinin bir mensubu, neferi olmamız  gerekiyor?İnsanlarda bu duygunun oluşmasını sağlayan ,faktörler neler olabilir?Mesela insanlarda  insaf,vicdan duygusunun pekişmesinde din ,eğitim,gelenek ,görenekler  ve herhangi bir ideolojiye mensubiyet olgusu ne kadar belirleyici olmaktadır?
Tabi ,bu konuda farklı bakış açıları ortaya çıkmaktadır.Örneğin ;din ayırımı yapmadan , insanın insaf ve vicdan terazisinin belirlemesinde din olgusu çok önemli ise ve dünyada ki insanların büyük çoğunluğu belli dinlere mensubiyetlerini de göz önünde bulundurduğumuzda bundan bir anlam çıkarmak zor olur. Çünkü ,dünyada  en çok  dindar kitlenin yaşadığı yer olan Ortadoğu da yaşananları göz önünde bulundurduğumuzda, insanın aklı kilitleniyor adeta.İnsanın insana yaptıklarını ,hayvanların birbirlerine yapabileceğini hiç düşünmüyorum.Yaşananları tek tek sıralamaya gerek yok zan edersem….Bugün dünyada dini kendi anayasası olarak kabul etmiş ülkelerden bir tanesi olan İsrail’in Filistinlilere yaptıkları ile diğer Müslümanların bir birlerine yaptıkları zulüm ,hakaretler  insan onur ve şerefini ayaklar altına alan uygulamaların sahnelendiği bu coğrafyada yaşayanlar olarak bizlerde, ne kadar vicdan ve insaf kırıntısı kalmıştır acaba?Şu anda bireyin vicdanlı ,adaletli olmasının belirlemesinde din olgusunun sınıfta kaldığı görülmektedir.
Müslümanlar olarak ,hak dinin bir mensubu olmaktan hep övünürüz.Ancak bugün dünyada ki tüm gelişmeleri değerlendirdiğimizde , Müslüman olamayan toplumlarda ki hak,hukuk,adalet gibi değerlere olan bağlılıkları bizden niye daha yüksektir?Burada suç dinin değil bizatihi biz Müslümanların aç gözlülüğü,dinimize olan sadakatsizliğimiz ,benciliğimizden kaynaklanmaktadır.Örneklerini daha önce duyduğumuz üzere, Müslüman olmayan bazı ülkelerde ki yöneticiler, bir şişe şampanya hediye aldıkları için istifa etme mecburiyetinde kalabiliyorlar ise olayı vicdani ve insafi boyutunu din üzerinden değerlendirmek yanlış olur herhalde.Yada, dünyadaki tüm Müslüman mülteciler neden hep Müslüman olmayan ülkelerin insafına sığınmak üzere denizlerde boğulmayı da göze alarak yola çıkarlar?Neden Müslüman ve dindaşı olan ülkelere iltica etmezler?Hakikaten çok düşündürücü değil midir?Hatayı dinde aramak çok yanlış olur.Asıl yanlış olan şey, bu  eğitim sistemi ve bunun sonucunda oluşan dünyaya bakış açılarımızdır.Mesele din olgusu olmuş olsaydı ,Müslüman olmayan dünyadaki diğer toplumların birbirlerinin etlerini yemeleri gerekirdi.Maalesef şu anda bizler ,o aşamaya  gelmiş durumdayız.Bence en başta dindar nesil iddiası yerine ahlaklı ve vicdanlı ,uluslar arası insan hakları değerlerine bağlı bir nesil yetirmemiz gerekiyor.Elbette ki bir devlet kendine göre insan yetiştirme metotları belirleyebilir.Yalnız hiç kimse kendini dinin sahibi olarak görmeden yapmalı yada yapabilmelidir. 
Kuranda ;Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi imana gelirdi. (Ama bunu irade etmedi). Şimdi sen mi, imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın? Allah’ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir.”(Yunus, 10/99-100),
“(Resulüm!) Sen dilediğin kimseyi hidayete / doğru yola eriştiremezsin, lâkin ancak Allah dilediğini hidayete / doğruya ulaştırır.”(Kasas, 28/56).

Örneğin dün savunduğumuz,fiili olarak yaptığımız,desteklediğimiz,dava dediğimiz bir olguyu çıkarımız için hemen satabiliyor,tüm değerlerimizden vaz geçebiliyoruz.Bu  durumu ruhen,vicdanen normal ve olması gereken bir durum olarak kabullenebilme aşamasına gelmişiz.Düşmanlıkta,dostlukta eleştiride bir çizginin olması gerekir.
İnsafı olmayanın vicdanının, vicdanı olmayanın imanının eksik olacağı düşünüldüğünde ,ahiret tarlasının dünya olduğu ,dünyada ne yaparsak ahirette önümüze geleceğine inandığımıza göre neden hala bir birimize zulüm ediyor,hak ve hukuklarımızı çiğniyor ,çiğneyenlere destek veriyoruz…HANİ ,AHİRETTE ALLAH’u TAALANIN VAZ GEÇMEDİĞİ VE AF ETMEDİĞİ TEK ŞEY KUL HAKKIDIR DERLER YA HOCALARIMIZ….Ben şahsen buna tüm kalbimle inanıyorum….

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?