Bu hafta Türk harf devrimi haftası olarak kutlanmaktadır. 1-7 Kasım tarihleri arasında her yıl kutlanan bu hafta da Yapılan dil ve harf devriminin gerekli veya gereksizliği üzerinde bir çok konuşma ve fikir öne çıkmıştır.
Bazı kesimler yani harf devrimini gerçekleştiren, Atatürk Türkiye nin yönünü verdiği Batı ve çağdaş ülkelerin seviyesine çıkmak için bu devrimin gerekliliğini savunmaktalar…
Bazıları ise Öz Türkçe nin daha iyi anlaşılması ve konuşulması için Arap harflerinin hegemonyasından çıkılması gerektiğini vurgulamaktalar.
Harf devrimi ile İslam kültüründen ve Arap dil karmaşasından kurtulmak, Dinin Dil üzerindeki etkisinden uzaklaşmak için, yararlı olduğu vurgulanmaktadır.
Yeni kurulan Atatürk Türkiye sinde, yeni bir inanç ve yeni bir kültür oluşturmak için dilin daha sade ve daha milli olması gerektiğini savunan bazı kesimler bu devrimin önemini vurgulamaktalar…
O yıllarda yani cumhuriyetin kuruluşu yıllarında yüzde on okur yazar olan bir toplumda, harf devrimi ve dil devriminin yapılmasının ne kadar etkili olacağı ve ne kadar yararlı olacağı ayrı bir tartışma konusu…
Ama bir de bu devrimin zararları konusunda yayınlanan bir çok makalede ise şöyle bir tez ortaya atılmakta ve korkunç sonuçları olduğu iddia edilmektedir.
“Insanlığın tarihsel gelişimi boyunca, dil meselesi emperyalist sömürge ve kaos ortamının oluşması için daima önemini korumaya devam etmiştir.. Wittegenstain’ın çok mükemmel şekilde anlattığı gibi dil bireyin, toplumun her şeyidir. Insanın hafızası, muhayyilesi, düşünebilmesi, soyutlama yeteneği büyük ölçüde bildiği kelime sayısı ve kullandığı dille ilgilidir. (Ludwig Wittegenstein, Tractatus)
Dil seslerden oluşan canlı, sosyal bir müessesedir. Onu kendi ikliminden ve tarihsel gelişiminden kopardığınız anda, ya da tabii olarak aktığı kendi mecrasını tepeden inmeci bir şekilde dış müdahalelerle değiştirdiğiniz zaman hayat damarlarından bir çoğunu koparmış, onu yozlaştırmış ve anlaşılmaz kelime yığınlarına dönüştürerek ölüme mahkum etmişsiniz demektir. Maalesef ülkemizde bu müdahaleler çağdaşlık ve ilericilik adına son derece komik, seviyesiz ve anlamsız şekilde, zaman zaman yapılmış, bu nedenle Türkçe günümüzde yozlaşarak günlük 150 kelime ile konuşulan ve yazılan kısır bir dile indirgenmiştir.
Eğer bir birey yahut bir toplum diline yabancılaşmışsa bu doğal olarak şu anlama gelir:
O birey ve toplum artık neşet ettiği, varlık alanına çıktığı tarihiyle, sanatıyla, edebiyatiyla, diniyle, müziğiyle, ilmiyle, irfanıyla son tahlilde kendisini var kılan tüm tarihsel ve toplumsal değerleri ile ilişki kuramıyor demektir. Çünkü her insan kendisini kendi yapan tüm değerleri ancak bir dil aracılığı ile ifade edebilir. Bundan dolayıdır ki, bir toplumda dilin bozulması o dile ait kelime ve kavramların bağlamlarının anlam kaybına uğraması, buharlaşması yani içlerinin boşalması ve bir anlam ifade etmemesi o toplumu kısa sayılmayacak bir gelecekte çöküşün ve yok olmanın eşiğine götürür. Çünkü kendini ifade edemeyen birey ve toplum, kişilik ve kimliğini kaybettiğinden dolayı aşağılık kompleksinin eşlik ettiği nevrotik bir ruh haliyle, doğal olarak başka toplum ve medeniyetlerin kültürel hegemonyasına girecekleri için, dirençlerini yitirirler ve sonuçta kendiliğinden sömürgeleşerek aline (alination) olurlar.”
Bu iki görüş karşısında akıl ve mantık birde reel gerçekler ortada, bunları değerlendirirken, bu gerçekler gölgesinde, bu gün toplumun geldiği seviye, çağdaş medeniyet, kültür, sanat ve müzikte geldiği seviye…
Bu gün bilimsel düzeyde olduğumuz seviye, bu gün toplumsal uzlaşı ve anlamada, yani bir birimizi anlamada gösterdiğimiz yaklaşımlar…
Bu gün siyasi ve toplumsal dil ile sokaktaki dilin arasındaki uyum, bu gün geçmişi tahlil etme yeteneğimiz ve geçmişimizi tanımak, anlamak konusundaki başarımızın oranı ile bu devrimin faydalı veya zararlı olduğunu kavrayabiliriz…
Bu gün modern dünya nın iletişim çağındaki hızlı gelişmesi ve yeni dünya ile birlikte kullanılan dilin bizim kültür ve dil yapısındaki etkilerini tam tartışma zamanının olduğuna inanıyorum…
Laptop, Faks ve salfee… gibi yeni icatlara harf yetiştirmeye kelime bulmaya çalıştığımız gibi komik duruma düşme gibi…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
