USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Harf İnkılabı, devrim mi, darbe mi?

03-11-2016

Bu hafta Harf devriminin yapılışının yıldönümü haftası olarak tarihe geçmiş ve bu hafta içinde, Mustafa kemal tarafından, Arap harflerinin yerine, Latin harfleri yani bu günkü alfabenin kabulü ile devrimlere bir devrim daha eklenmiş…
Tarihçiler, edebiyatçılar, sanatçıların ve siyasetçiler bu devrim hakkında farklı görüş ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmaktadırlar…
Tarihte harf devrimi yaparak bu güne kadar bu devrimi koruyan ve bu devrimi yaşatan tek ülke bizim ülkemiz olduğunu hatırlatmak isterim…
Ruslar ve İsrailli ler harf devrimi yapan ama sonradan bu harf devriminden dönen ülkeler arasında adı geçen ülkelerdir.
Cumhuriyetçiler ve Atatürk devrimlerini kabul edenler, modern, çağdaş dünya ile entegre olmak ve yüksek medeniyet seviyesine çıkmak için, bu harf devriminin yararına ve doğruluğuna inanmaktadırlar…
Osmanlı ruhu ve milliyetçi muhafazakar kesim ise bu devrimin İslam ve milli değerler ile kültürel altyapıya büyük bir darbe olduğu, Türkiye toplumunun bir gece cahil bırakılarak, medeniyet ve köklerinden koparılmış, Din ve İmandan uzaklaştırılmıştır…
İşte size iki farklı görüş ve Harf devriminin gerçekleri: “1862-1863’lerde Münif Paşa ve Azerbaycanlı Ahundzade Feth Ali tarafından dillendirilmeye başlayan Türkçede ıslah ve inkilab konusu sonraki dönemde artık üzerinde devamlı olarak durulan ve tartışılan bir konu haline gelmişti. Eğitim-Öğretim meselesinin bir parçası olarak düşünülen alfabe değişikliğinde mevcut yazı ve dili ıslah yerine, Latin alfabesinin kabul edilmesi önerisi ortaya atılmıştı.  II. Meşrutiyet’in ilanına kadar açıkça ileri sürülmeyen bu görüşü savunan Hüseyin Cahit, Celal Nuri, Abdullah Cevdet, Kılıçzade Hakkı, Cenab Şehabeddin gibi kimseler Türkçenin Arap harfleri ile yazılamayacağını, Latin harflerinin er yada geç kabul edilmesi gerektiğini ve bunun için cesaretli olunması gerektiğini söylemekteydiler
1910 yılından itibaren “Maarifin terakkisi ve halkın cehaletten kurtarılması”  fikri üzerine bina edilmeye başlanan Alfabe konusuna kendince çözüm bulanlardan biri Enver Paşa olmuştu. Enver Paşa, harfleri birleşik yazmak yerine Latin yazısındaki gibi ayrı ayrı yazmaya dayanan bir yazı sistemi oluşturmaya çalışmıştı. “Hatt-ı Cedid” veya “Enver Paşa”  yazısı denilen ve orduda uygulamaya çalışılan bu yazı, her sessiz harfin önüne bir sesli konularak yazılacaktı. Neticede tutmayan ve Mustafa Kemal Paşa tarafından “İyi bir niyet fakat yarım iş, hem de zamansız” olarak nitelenen bu deneme I. Dünya Savaşı sonunda terk edilmişti.”
“Mustafa Kemal Paşa, çok büyük bir şahsiyet fakat çok büyük şahsiyetlerin en ufak hataları çok büyük netice verir. O da öyleydi. Mesela kökünden çıkardılar bütün bizim ne kadar literatürümüz varsa, ne kadar yazımız varsa Arap hurufatından, kalktı hiçbir şey kalmadı. (Mustafa Kemal Paşa) Yeniden 70 sene evvel bir civilization başlattı. O civilizationa başlayanlar da onları çıkardılar. Büstbütün değişti. Yeni bir hayat oldu, yeni bir düşünce ve literatür, arkası kökü yoktu. Kök çıkarıldı atıldı. 
Ummanı ırmağa bağlamak isteyen bu allameler, bin yıllık tarihimizden habersizdiler. Bir medeniyet emr-i yevmilerle değiştirilemezdi. Yığınlar küskün ve muzdarip, hisarlarına çekildiler. Müstağrip, hem okuyucu, hem seyirciydi artık. Halk okumuyordu.”
“Dil'de inkılâp olmaz. İhtiyar tarih dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir çılgınlığa şahit olmamıştır. Toplum geliştikçe, dil de gelişir. Osmanlıca diye bir dil yoktur. Osmanlıca, Anadolu'ya yerleşen ve İslâmiyet'i benimseyen Türkler’in dilidir. Yani halis Türkçe’dir, Batı Türkçesi.
“Devlet, mektep programlarına yeni terimler sokmuş, fakat edebiyat diline karışmamıştır”.
Daha nasıl karışacaktı? Genç hafızalara yerleştirilen "tilcik"ler üredikçe üremiş, nesillerin zevk selâmetini bozmuş, onları tarihlerinden ve mukaddeslerinden koparmıştır. Bu ülkenin aydınları yıllarca tek hürriyet tanımışlar: Dillerini tahrip hürriyeti. Tefekkür yasaklanmış, irfana sadakat, vatan ihaneti sayılmıştır. Zekâları felce uğratan bir devrimdir bu. Zaman zaman halkçılık, milliyetçilik, ilericilik ve benzeri mefhumların arkasına saklanmıştır. Bu çılgınlığı solun cılız omuzlarına yüklemek yanlış. Suç hepimizin. Hepimizin yani minnacık çıkarları uğruna bir avuç mirasyedinin kararlarına kafa tutmayan cebin ve izansız bir intelijansiyanın.”
Bence de harf devrimi, bir toplumun tarihi ve geçmişine büyük bir darbedir. Bunu yapanlar cahil ve köksüz bir toplumu yeniden yaratarak toplum mühendisliği garip bir medeniyet eseri ortaya koymuşlardır… Örneği ise yüzyıla yaklaşan bu günkü Türkiye toplum yapısı!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?