USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Her şeyden Yoksunuz…

17-10-2016

Dünya yoksullukla mücadele günü olan 17 Ekim, yoksulların hayat seviyesi ve onların ihtiyaçları ile ilgili, sürdürülebilir politikaların tartışıldığı gün…
Bu gün kendi çevremize ve gelişen dünya ülkelerine, onların insanlarının içinde olduğu refah seviyesine baktığımızda, aramızdaki uçurumları görebiliyoruz…
 Yoksulluk denince akla maddi yoksulluk ve gelir seviyesi oranları gelmektedir. Oysa ben yoksul ülkelerin gelir seviyesinden çok onların hayat standardı ve yaşam koşulları ile üretime yaptıkları katkılarından dolayı topyekun yaşamları ile ilgilenilmesinden yanayım.
Maddi gelir seviyesi veya kişi başına düşen gelirin oranının yükselmesi, sağlam beyinler, sağlam vücutlar ve üretime yapılan katkıları ile mümkündür…
Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde, siyasilerin kişi başına gelir oranını istatistiksel verilerle şişirmesinin refah seviyesine ve gelişmişliğe hiçbir katkısı olmamaktadır.
“Her yıl düzenli olarak Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması yapan Türkiye İstatistik Kurumu'na göre, 2015 yılında sadece en zengin yüzde 20'in serveti arttı. En fakir yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay yüzde 6.1'e inerken, en zengin yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay yüzde 46,5'e yükseldi.”
İşte son yıl içinde yapılan istatistiklere göre, sadece gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk sınırlarını nasıl etkilemektedir.
Yatırım yapmayan, üretmeyen, beyin geliştirmeyen ve emek harcamayan bir toplumda, haksızlık ve adaletsizlik ile yolsuzlukların olduğu bir ülkede yoksullar her zaman daha yoksul, zenginler ise daha zengin ve uçurumlar gittikçe açılıyor olacak…
Yoksulluğu ve sınırlarını, oranlarını hesaplarken, yetişmiş beyin gücü yani insan kaynakları, sosyal ve ekonomik seviye ile çevre faktörlerinin de iyi değerlendirilmesi gerekir.
İşte biz bu coğrafya da yaşayan insanların yoksulluğunu değerlendirirken, insanlarımızın eğitim alanındaki dünya standartlarına göre yoksulluk oranının hesaplanması gerekir.
Biz eğitim yoksulu muyuz, veya eğitimde seviyemiz nedir? Dünya standartlarına göre, bölgesel kalkınma oranlarına göre… 
İkincisi hukuk ve adalet alanında, yasalar ve kanunların verdiği haklar oranında ne kadar varlıklı veya ne kadar yoksuluz? 
Sağlık alanında, insanlarımızın sağlığı, yani fiziksel ve ruhsal sağlık yönünde ne kadar yoksul veya ne kadar varlıklı?
İletişim, alanında insanlar ne kadar sağlıklı iletişim kurabiliyor? Bu iletişim kanalları ile ne kadar, sağlıklı etkileşimde bulunuyor…
Çevre faktörleri, insanlarımız çevrelerindeki doğal veya insan faktörlerinin oluşturduğu engellerle ne kadar sağlıklı mücadele edebiliyor?...
Bu örnekleri daha da arttırabilir ve bu faktörlerden yararlanma veya etkilenme oranına göre yoksulluk sınırlarımızı belirleyebiliriz…
Batılı gelişmiş ve refah seviyesi yüksek insan toplulukları, artık dünyadaki çevre ve kaynakları bırakmış, uzayda kaynak ararken, bizler kendi elimizin altındaki kaynaklardan yararlanamıyoruz…
Gelişmiş ülkelerdeki refah seviyesinin yükselmesi ve yoksulluğun düşmesinde, akıllarını çalıştırarak, dünyanın eri kalan ülkelerini sömürme çalışmaları ile bağlantılıdır.
Gelişmişliğin seviyesi yine insanların her alanda gece gündüz çalışarak, insanlığa bir şeyler üretmek ve ürünlerini en iyi nasıl pazarlayacakları ile meşgul olmalarından kaynaklanıyor. 
Bizim gibi ülkeler ise gelişmiş ülke insanının, beyninden emeğinden, buluşundan, çevresinden, sağlık ve ekonomisinden yararlanmaya çalıştıkça, yoksulluktan kurtulması ve gelir seviyesinin yükselmesi mümkün değil…
Bizler her yönden ve her alanda, yoksul ve gittikçe yoksullaşmayı sürdüren, bir ülke insanı olarak, top yekun yoksulluktan kurtulmak için, yeniden bir yapılanma ve yeniden diriliş planları yapmalıyız…
Özgür toplu, özgür insan, özgür beyin ve özgür sisteme kavuşmadan, yoksullukla yeterince mücadele etmemiz mümkün değil. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?