USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ORGAN NAKLİ VEYA BAĞIŞI, NE KADAR ÖNEMLİ…

03-11-2019

Biz İnsan olarak dünya ya gelişimizin ana amacı olarak, İnsanlığa ve tüm canlılara hizmet onları yaşatmak ve onların huzuru için çalışmak olduğunu bilmeliyiz…
İnsanoğlu, bu değer ve amaçlarının dışına çıkarak, zararlı bir yaratık haline gelip canavarlaştığı zaman, Allah tarafından ya bir doğal afet ile yok edilmekte…
Veya onun hidayet ve ıslahı için yeryüzüne o topluma bir Peygamber veya elçi göndererek onların doğru yola gelmesine çalışılmaktadır.
Allah tarafından İnsanlara yüklenen misyon İnsanları yaşatmak ve İnsanlığı yaşatmaktır, bu ister maddi olsun isterse manevi, fark etmez…
İnsanlar düşünceleri ve inançları ile manevi olarak insanların huzur ve güven duymaları için çalışması gerektiği gibi, onların maddi yönden yaşamaları için…
İş hayatlarında ve sağlıklarında da sadaka ile onların yaşam standartlarını düzeltmeye, organ bağışı ile onların organlarının eksikliğini gidermeye görevlidirler…
Özellikle öldükten sonra organlarının hayatta olan bir insanda hayat bulması ve onun yaşamını kolaylaştırması kadar büyük bir bağış ve sadaka olamaz…
Bu yüzden her inançlı ve dindar Müslümanın mutlaka hayatta iken organlarını bağışlaması için gerekli işlemleri yapması şarttır ve hatta İnsani bir görevdir.
Bu hafta organ bağışı haftası olarak bir kez daha bu konuda herkesin duyarlı olması ve toplum olarak bu konuyu her alanda yaygınlaştırmak için kamuoyu oluşturulması gerekir.
Bu konu ile ilgili yasal süreç şöyle anlatılıyor:
 “Ülkemizde her yıl 3-9 Kasım Organ ve Doku Bağışı Haftası kutlanmaktadır. Yasal desteğe sahip olmasına rağmen organ ve doku nakli hizmetlerinin geliştirilmesinde en önemli husus organ ve doku bağışının temini, bu bağışın artırılması için kamuoyunda bu konudaki bilgi eksikliğinin giderilmesi, organ bağışı bilincinin geliştirilmesi ve halkın organ ve doku bağışı konusunda teşvik edilmesi gereklidir. Bu konuda bütün eğitim kurumlarına, basına ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.
Türkiye’de organ bağışı ve nakli sayılarının yetersizliği son dönem organ yetmezliği nedeniyle tedavi görmekte olan birçok hastanın organ beklerken hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Hastaların yaşam süresi ve kalitesinde, ülke ekonomisi ve iş gücünde ağır kayıplara yol açan söz konusu organ yetmezlikleri önemli bir sorun olarak gündemdeki yerini korumakta olup, organ bağışı ve nakli sayılarının artırılması hedeflenmektedir.
Ülkemizde organ bağışları Sağlık Bakanlığı kontrolü ve denetiminde yapılmaktadır. "Türkiye Organ ve Doku Nakli Bilgi Sistemi" vasıtasıyla organ dağıtımı en adaletli ve şeffaf  biçimde yapılmaktadır.
Ülkemizde organ olarak, böbrek, deri, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve incebağırsak nakilleri; doku olarak kemik, kemik iliği, kornea ve kalp kapağı nakilleri yapılmaktadır. Organ bağışı yapmak isteyen vatandaşlar, il sağlık müdürlükleri, hastaneler, organ nakli yapan merkezler, aile 
hekimliklerine başvurabilir, detaylı bilgi alabilirler.”
İslam a göre organ bağışı ise şöyle anlatılıyor…
“Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Yaratıklar içinde Allah onu mümtaz kılmıştır. Bu itibarla, normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan faydalanılması, insanın saygınlık ve kerametine aykırı olduğu için, caiz görülmemiştir (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libâs, 33; Kâsânî, Bedâi’, V,125; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 107; İbn Nüceym, el-Bahr, VI, 133). Ancak zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir (Mecelle, md. 22).
İslam âlimleri, karnında canlı halde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasına, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine başka kemiklerin nakline, bilinmeyen hastalıkların teşhis ve tedavilerinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasının caiz olacağına fetva vermişler; canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün vücut bütünlüğüne müdahale etmeyi caiz görmüşlerdir (Nevevî, el-Mecmû‘, III, 145; Fetâvâ’l Hindiye, V, 440).
Aynı şekilde açlık ve susuzluk gibi, hastalığı da haramı mubah kılan bir zaruret saymışlar, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan hastaların haram ilaç ve maddelerle tedavilerini caiz görmüşlerdir. Günümüzde kan, doku ve organ nakli, tedavi yolları arasına girmiş bulunmaktadır.
O halde, bazı şartlara uyulmak kaydıyla, hayatı veya hayatî bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında, bazı şartlara uyularak kan, doku ve organ nakli yolu ile de tedavinin caiz olması gerekir. “Her kim bir hayatı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” (Mâide, 5/32) ayeti de buna ışık tutmaktadır.”

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?