USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Peygamber efendimiz:’’ Ümmetim için en çok korktuğum şeyler’’

05-09-2016


Geçen gün okuduğum bu yazı  ilgimi çok çekti ve ümmetin şu an içinde bulunduğu konumu, söze gerek bırakmayacak derecede  o kadar güzel izah ediyordu ki ,paylaşmak istedim…
Peygamberimiz ümmetini  onlardan daha çok düşünmüştür. Hayatını onların  selameti için vakfetmiş, dualarını hep onlara yapmış, şefaa¬tini yine onlara ayırmıştır. Kendisinden sonra üm¬metinin karşılaşacağı büyük tehlikeler için endişe¬lenmiş ve zaman zaman bunları beyan ederek üm¬metini ikaz etmiştir. 
1-“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, dili âlim olan münâflktir.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, 1,22)
Bunlar ilimleri bilen, akıcı ve tesirli bir lisana sa¬hip olan fakat kalbi cahil olup ilmiyle amel etmeyen alimlerdir. itikadı da bozuk olan bu insanlar, dilbazlıklarıyla pekçok kişiyi aldatırlar. Onlar, ilmi meslek edinmişlerdir. Onunla maddi ve manevi menfaat el¬de etme peşindedirler.
Bunun için ihtilaflı meseleleri gündeme getirir, üzerinde icma ve ittifak edilmiş konulara saldırırlar ki dikkatleri üzerlerine çekerek şöhrete kavuşabilsinler. Pekçok insanın itikadı ve ibadetiyle oynayarak dine büyük zarar verirler. Onlara karşı uyanık olmak, salih alimlerin sözüne itibar etmek lazımdır. Nitekim Efendimiz şöyle buyururlar:
“Ey İbn-i Ömer! Dînine iyi sarıl, dînine iyi sarıl! Zira o senin hem etin, hem kanındır. Dînini kimden öğrendiğine iyi dikkat et! Dînî ilimleri ve hükümleri istikâmet ehli âlimlerden al, sağa sola meyledenlerden alma!”
 “Ümmetimin son zamanlarında birtakım deccaller, yalancılar ortaya çıkacak, sizin ve talarınızın duymadığı sözleri size nakledecekler. Aman onlardan uzak durun; sakın ha sizi fitneye düşürüp yoldan çıkarmasınlar.”(Müslim, Mukaddime, 6,7, nr. 6,7)
“Şüpesiz, ümmetim içerisinden otuz tane yalancı (deccâl) çıkacak. Onların her biri kendisini peygamber sanacak. Halbuki, ben, peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra peygamber yoktur. Benim ümmetimden bir grup da Allah’ın emri gelinceye kadar hak üzerine devam edecek, onlara muhalefet edenler kendilerine zarar vermeyecekler.” (Ebû Dâvud, Fiten, 1/4252. Krş. Müslim, Fiten 19; Tirmizî, Fiten 32)2. Dalâlete Sürükleyen İdâreciler

2-“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, dalâlete sürükleyen (yoldan çıkarıp bid’atleri emreden) liderlerdir…” (Ebû Dâvud, Fiten, 1/4252. Krş. Müslim, Fiten 19; Tirmizî, Fiten 32)

3- Nefsin Hevâ ve Hevesine Tâbî Olmak, Tûl-i Emel
“Ümmetim için şu üç şeyden korkuyorum: Âlimin zellesiyani ilmine muhalif amel işlemesi, kendisine tâbî olunan hevâ vü heves ve zâlim idâre.” (Heysemî, i, 187; Ebû Nuaym, Hilye, II, 10; Süyûtî, el-Câmiu’s-sagîr, 1,12)
“Sizin hakkınızda en çok korktuğum şeylerden biri, mideleriniz ve iffetleriniz hususunda sizi azgınlığa sürükleyen şiddetli arzular, diğeri de hevâ ve hevesinizin sizi dalâlete düşürmesidir.”
(Ahmed, IV, 420,423; Heysemî, 1,188; Ebû Nuaym, Hilye, II, 32)
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, hevâ ve tûl-i emeldir. Hevâ insanı Hak’tan alıkoyar. Tûl-i emel ise âhir eti unutturur. Şu dünya, arkasını dönmüş gidiyor. Âhiret ise yüzünü dönmüş geliyor. Her birinin kendine has evlatları (tâlibleri) vardır. Eğer âhiret tâliplerinden olup dünyânın evlatlarından olmamaya gücünüz yeterse bunu yapın! Bolca amel-i sâlihler işleyin! Zîrâ siz bugün amel diyârındasınız, burada hesâp yok. Yârın ise hesap olan ancak amel işleme imkânı bulunmayan bir diyâra geçeceksiniz.” (Beyhakî, Şuabu’l-îmân, XIII, Tûl-i emel, haddinden fazla şeylere kavuşma arzusu, insan ömrünün yetmeyeceği hülyâlar ve ku-runtulardır. Mal ve makam hırsı da buna dâhildir.

4. Cimrilik ve Bencillik
Allah Rasûlü Efendimiz şöyle buyururlar:
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, şu üç helâk edici tehlikedir: Kendisine itaat edilen cimrilik, peşi sıra gidilen hevâ ve heves, her görüş sahibinin kendi fikrini beğenmesi.” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 160Rasûlullah Efendimiz şöyle buyururlar:
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, şu üç helâk edici tehlikedir: Kendisine itaat edilen cimrilik, peşi sıra gidilen hevâ ve heves, her görüş sahibinin kendi fikrini beğenmesi.” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 160Rasûlullah Efendimiz şöyle buyururlar:
“Ümmetim hakkında ancak yakîn zayıflığından korkuyorum.” (Heysemî, 1,107)
Yakînin zayıflaması, dînî hamiyetin zayıflayarak insanın dünya hayatına daha fazla ağırlık vermesidir. Kalb mahlûklara meyledince yakîn zayıflamış olur. Kalb mahlûka meylettiği nisbette de Rabbinden uzaklaşır.
5-Kaderi İnkâr
“Üç şey vardır ki, bu hususlarda ümmetim hakkında korkuyorum: Yıldızların bazı burçlara girmesiyle yağmur yağacağına inanmaları, sultânın zulmü ve kaderi yalanlamaları.” (Ahmed, v, 89)
Burada yıldızların yağmur yağmasına veya diğer dünyevi işlere tesirinin olduğunu düşünmek yasaklanmaktadır. Herşey Allah’ın elindedir ve O’nun iradesiyledir. Kaderi inkar etmek ise dalalete düşmüş alimlerin içine düştüğü büyük bir hatadır. Bu insanların zararı, kendileriyle sınırlı kalmayıp pek- çok insana sirayet etmektedir.
6-Riyâ (Gösteriş) ve Gizli Arzular
Sahâbeden Şeddâd bin Evs bir gün ağladı. Kendisine:
“-Seni ağlatan nedir?” diye sordular. Şöyle buyurdu:
“-Rasûlullah Efendimiz’den işittiğim bir hadis beni ağlattı. Efendimiz Şiğ’in bir gün: «Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a şirk koşmaları ve gizli şehvettir» buyurduğunu işittim ve:
«-Yâ Rasûlallâh! Ümmetin Sen’den sonra şirke düşecek mi?» diye sordum:
Evet! Ama onlar Güneş’e, Ay’a, taşa ve puta tap-mayacaklar. Ancak amellerinde gösteriş yapacaklar. Gizli şehvete gelince, onlardan biri oruçlu olarak sabahlayacak, karşısına nefsânî arzularından biri çıkınca onun peşine takılarak orucunu terkedecek.» buyurdular.” 
Gizli şehvete yani gizli ve kuvvetli arzulara, insanın kaçınması gereken bütün günahlar dahildir. Mesela kişi güzel bir kadın görür, gözünü ondan çevirir ancak ona kalbiyle bakmaya devam eder.
İnsanlara karşı, masiyetleri ve nefsani arzuları terketmiş gibi görünür, ancak kalbinde bunların arzusu hala mevcuttur. Yalnız kaldığında günahları gizlice işler.
Diğer bir izaha göre riya, insanın gösteriş yaparak açıkça amel işlemesidir. Gizli şehvet ise yaptığı amelleri insanların görüp bilmesini arzulamasıdır.
7-Mal Hırsı, Takvâyı ve Sünnet-i Seniyye’yi İhmâl Ederek Kur’ân İlimleriyle Meşgul Olmak
Rasûlullah Efendimiz şöyle buyururlar:
“Ümmetim hakkında korktuğum şeylerden biri onların arasında malın çoğalması ve onun için bir birleriyle yarışıp çekişmeleridir. Ümmetim hakkında korktuğum şeylerden biri de onlara Kur’ân’ın açılmasıdır. Onu mü’min, kâfir, münafık herkes kolayca okur. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde derinlik kazananlar ise: “Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır” derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.» (Âl-i imrân, ı” (Hâkim, Müstedrek, II, 316/3139; Heysemî, 1,128)
8-“Ümmetim için Kitap ve sütten korkuyorum!” buyurmuşlardı.
“-Yâ Rasûlallah! Kitab’ın durumunu bize açıklar mısınız?” diye soruldu. Efendimiz: “-Münâfıklar onu öğrenir, sonra da onunla iman edenlere karşı mücâdele ederler.” buyurdular.
“-Peki sütün durumu nedir?”diye soruldu.
“-İnsanlar sütü severler, cemaatlerden ayrılıp (dağlara çıkarak hayvan peşinde koşar; şehvetlerine tabi olarak namazları terkederler, hatta) cumaları bile ter kederler.” buyurdular. 
Bu hırslı insanlar, toplum içinde hayvanlarını çoğaltamadıkları için dağlara çıkarlar. Veya kendilerini kaybedercesine iş hayatına dalarak dini hayatı gündemlerinden iyice çıkarırlar. Bu da neticede İslam toplumunu, camiyi, cemaati ve Cuma namazlarını terketmeye götürür. Süt veya dünya malı, zahiren güzel birşeydir. Bunlardan dolayı insanlara zarar gelmesinden korkulmaz. Ancak bunlarda şeytanın gizli müdahalesi mevzubahistir. Şeytan çoğu zaman bunları vesile edinerek haklı gibi görünen bahanelerle insanların ayağını kaydırır.
9-Ahlâkın Tefessüh Etmesi, İyice Bozulması:
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Lûtu’ın kavminin amelini işlemeleridir.” (Tirmizî, Hudûd, 24/1457)
Bugün homo seksüellik denilen bu şenaeti işleyenlerin mel’ûn olduğu, lanete uğradığı ve onlara zina haddi tatbik edileceği beyan edilmiştir. (Tirmizî, Hudûd, 24/1456)
Dipnot: 1) Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye fî ilmi’r-rivâye, el- Medînetü’l-Münevvere, el-Mektebetü’l-Ilmiyye, s. 121.
Yukarda anlatılanlar ışığında kendimizi değerlendirdiğimizde her birimiz o korkuların ne kadarını haklı çıkarmışız acaba?CEVAP;ŞU AN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ  DURUM İTİBARİ İLE , TAMAMI İLE O KORKULARI HAKLI ÇIKARAN  BİR ANLAYIŞ İLE YAŞIYORUZ…. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?