?>

ELLERİ KIRILANLAR VE EVLERİ YIKILANLAR!...

M. Şah Ayaz

4 ay önce

Son bir hafta içinde Batman gündemi evleri yıkılan birçok kişinin çığlığı ve feryat figanı ile çalkalanıyor, ilgilenen ve dönüp bakan bile yok!

Bu vurdumduymazlık, bu aymazlık bir toplum yapılanmamızdan ve iş adamı profilimizden kaynaklanıyor.

Biz toplum olarak, çıkarcı ve günlük menfaatler üzerinde yapılanmış, hiçbir izahı olmayan, mizansen bir hayat tarzı ile yaşıyoruz.

Bunun nedenleri sosyal ve ekonomik koşullardan kaynaklanıyor, bu şehirde yaşayanların çoğu bu kaderi paylaşmak zorunda.

Biz bu toplum seviyesine, kırsaldan, yani köy ortamından kalkıp, gelenek ve göreneklerimizle şehri adapte etmeye çalışarak, düzen kurduk.

Bu yüzden şehre, köy yasa ve kanunlarını, aşiret geleneklerini, inanç biçimlerini taşıdık, fırsatçılık, yobazlık, tarikat ve ağa adaleti ile geldik.

Çalarken, Şeyhin af edici vicdanını rahatlatmak için onun minderinin dibine para yerleştirdik, çocuklarını ortak ettik, olmadı ise suçüstü yakalanınca ağaya gittik devlet kanadını hal ettik.

Bu yüzden Batman denirken, doğunun Paris’i olma yolunda görünüşte dışı düşmanı içi bizi yakan bir şehir kurduk.

Önce işe petrol hırsızları çeteleri ile başladık, bundan Şeyhi ve ağası faydalanırken, iş adamı profilimizi bu çetelerden oluşturduk.

Büyük sermayeler ve büyük yatırımlara imza attı bu çeteler, daha sonra bunların türevleri olan, nakliye çeteleri, bunlarda nakliye yaparken çalma yolu ile ceplerini dolduruyorlardı.

Bu arada Şeyh ve Ağa unutulmazdı, çünkü dünya ve ahiret tarafını garantiye almak gerekirdi.

Derken bunlardan sonra, yani bu sermayeyi, çalıştıracak, finans sektörü oluşturuldu, birçok kuyumcu, emlakçı ve galericiden oluştu.

Bunlarda şehrin sosyal ve kültürel, hatta inanç yapısına göre oluşturuldu, kısacası tüm meslekler bu feodal yapı ile kendine yer buldu ilimizde.

Son olarak bu şehrin sanayisi ve ekonomik yapısı Konfeksiyon ve arazi mafyası sektörü ile çeteleşmeye başladı!

Konfeksiyon emekçi proleter sınıfın omuzlarında yükselirken, arazi mafyası ise zengin burjuva sınıfının ihtiyacı olan, lüks konut ve villalar üzerinde yükseldi.

Konfeksiyon sektörünü şimdilik bir kenara bırakacak olursak, özellikle arazi rantiyeciliği ile çeteleşen bazı inşaat sektörü, aşırı zenginleşme ve rant alanları oluşturdular.

İmar, ruhsat ve yapı kullanma alanlarından çıkarak, deprem sonrası bir bahane olan sosyal konut ihtiyacı ve villa merakı onları Kira dağı ve tarım arazilerine yönlendirdi.

İmarı hiçe sayan, izinleri hiç takmayan

 Mimari yapılaşmadan uzak olan bu yatırımlar ile maalesef arazi metrekaresi milyonlarla söz edilmeye başlandı, neredeyse şehrin yakın çevresinde tarıma uygun hiçbir arazi bırakmadılar.

Hiç kimse bunların yarın ne olacağını bilmeden, milyonlarca lirasını bu betonlara gömdü, devlet sessiz kaldı, yerel yönetimler bir nevi çanak tuttu!

İşin sonunda sosyal alan için bir parça yer kalmadığını hesaba katmadı, bu alanların semtlerin yola, okula, parka, camiye, hastaneye ihtiyacı olacağı düşüncesi oluşmadı.

Bu güne kadar göz yuman idari birimler şimdi çıkıp bu konutların yasal olmadığı gerekçesi ile yıkıma başladı ve bu rantiyecilerinde, sonunu getirmeye başladı!

Evleri yıkılanlar kadar, evleri yıkanlarında haksız olduğu bir sonuç!

YAZARIN DİĞER YAZILARI