Kırılgan bir ekonomi, kırılgan bir toplum, kırılgan bir siyaset, dünyanın dertleri sıkıntıları bir yana bizim içinde olduğumuz sıkıntılar bir yana…
Ekonomi dümeninde olanların liyakatsız, bilgisiz ve uzaktan kumanda ile çalışmaları, kişisel çıkar ve menfaatler üzerinde yürütülen bir devlet idaresi…
Çeteleşen ve mafya usulü çalışan, bir bürokrasi, yarınlarımız için hiçbir endişe duymayan siyasi irade, her türlü tehlikeyi göze alan açgözlü bir iktidar!
Ekonomimiz gerçekten çok kırılgan, biri hapşırsa, hava değişse, hemen sıtmaya giren bir ekonomik yapı, para politikası ile yürütülen piyasalar…
Üretim ve teknolojiye yönelik olmayan ekonomik faaliyetler, tamamen dışa bağımlı bir üretim, kaynaklarını heba eden ve kullanamayan bir devlet!
Bu yüzden İran da gaz kesintisi ile üşüyen, bir arıza ile üretimi duran, bir ambargo ile karanlığa gömülen, bir devlet yapısı…
Bu devlet anlayışı ve bu ekonomik yapılanma, Osmanlılar döneminden beri aynı şekilde idare ediliyor, kimse ben bu millet ve bu devlet için, reel ve mantıklı bir ekonomik planlama yapacağım demedi 120 yıldan beri!
Gerçekten bu memlekette gerçek milliyetçiler ve gerçek yurtseverler siyasi alanda boy gösterememişler, nedeni ise siyasetinde dışa bağımlı ve dış kontrollü olması!
Biz bu güne kadar gelmiş ve geçmiş tüm siyasi figürlerin, yularının dış güçlerin elinde olduğunu yıllar sonra anlamış bir milletiz, buna rağmen hiçbir ders çıkarmamış, gerçek yurtseverleri ve milliyetçileri tanıyamamışız…
İşte bu yüzden dış mihraklar tarafından sermaye ve siyasi desteklerle bize kabul ettirilen siyasilere mahkûm olmaktayız, batıdan, yani İngiliz veya Amerika destekli olmayan siyasilerin bu güne kadar yaşama şansı olmamıştır.
Bu güçler ise ekonomik olarak kendilerine bağımlı, siyasi olarak, emirlerinde ve kalkınma olarak dışa bağımlı bir politikayı dayatırlar.
Bu yüzden globalleşen dünya da ürettikleri ürünleri rahat satacakları, geri kalmış ülkelere, liberal ekonomik yapıyı dayatarak, onları uzun süre kendi sömürgelerinde bırakmaya çalışırlar…
Bu gün içinde olduğumuz ekonomik ve siyasi krizin tek nedeni siyasi ve ekonomik yönden dışa bağımlı olmamızdan kaynaklanmaktadır.
Kırılganlığımız ve krizlerimizin tek nedeni dışa bağımlı olan sözde milliyetçi ve sözde dindar siyasi yapılanmanın vurdumduymaz tavırları, hem inancımızı, hem de milliyetçiliğimizi kullanarak, bizleri asrın en büyük siyasi ekonomik ve sosyal krizine sürüklediler…
Şimdi düştüğümüz bu durumdan çıkış için çaresizlik içinde yol ve yön arayan halk, ne tarafa gideceğini şaşırmış, ne yapacağını bilemiyor.
Muhalefet eski suçlulardan oluşmakta, iktidar her şeyimizi, milliyetçilik ve inancımızı tüketmiş, bizi umutsuz bırakmıştır.
Gelin bu genel kırılganlık içinden çıkın, çıkılması zor ve yaşamak umutsuz olmuş, bu yüzden intiharlar, cinayetler ve toplumsal çatışmalar almış başını gidiyor, bu da siyasi İslam ın, ayrıştırma politikalarının sonucu…