Hayatta bazı gerçekler ses etmez. Ne yüksek sesle bağırır, ne de kapıyı çarpıp gider. Fısıltı gibi gelir, yerleşir ve kalır.
İnsanlar, size yanlış yaptıklarını bildiklerinde sizden uzak dururlar.
Bu davranış ilk bakışta soğuma, yabancılaşma, yoğunluk gibi gerekçelerle açıklanır. Oysa çoğu zaman gerçek çok daha basittir. Size yanlış yaptıklarını bilirler. Bir dostunuzun arkanızdan iş çevirdiğini fark ettiğinizde, onun sizden uzaklaşması aslında bir savunma refleksidir. Sizi görmemek, kendi yüzünü görmekten kaçmaktır.
Bu durum sadece kişisel ilişkilerde değil, ekonomik hayatta da aynıdır. Hatta belki en acımasız haliyle orada karşımıza çıkar. İş dünyasında insanlar birbirini daha kibar yöntemlerle dolandırır. Kâğıt üstünde anlaşmalar yapılır, ama alt metinler bambaşkadır. Bir yatırım vaadiyle insanların alın teri alınır, sonra buhar olur. Ortaklık kurulur, güvenle sermaye verilir, sonra işler ters gider ve biri bir anda ortadan kaybolurlar. Telefonlar kapanır, adresler silinir, sözler unutulur.
Dolandırıcılığın en profesyonel hali, gülümseyerek yapılır. Ama o gülümsemenin arkasında vicdansız bir plan vardır. Ve işin ilginç tarafı şudur. Bu insanlar da sizden uzaklaşır. Çünkü sizin onlara hiçbir şey dememeniz, onların içindeki suçu daha çok büyütür. Yüzleşmekten korkarlar. Çünkü sizin bir bakışınız, bir suskunluğunuz, belki de hakkını helal ettin mi? diyecek kadar bile cesaret edemedikleri bir gerçeği yüzlerine çarpar.
Bazı insanlar yaşamı bir oyun alanı gibi görür. Hile yapar, yalan söyler, kandırır. Kâr uğruna ahlakı ezip geçer. Ama unuttukları bir şey var:
Haksız kazanç rahat kazanç değildir. Vicdan bir gün mutlaka çalar kapısını.
Ve en çok da kandırdığı insanların gözlerine bakamaz hâle gelirler.
Sadece bireysel değil, sistematik dolandırıcılıklar da böyledir. Dev projeler, çok kazançlı vaatler, cazip kâr paylarıyla binlerce insanın birikimi çekilir. Sonra hiçbir şey olmamış gibi piyasa şartları denir. Ama içeride birileri, başkalarının alın teriyle zengin olmuştur. Ve yine aynı döngü başlar. Uzaklaşırlar. Sizi görmemeye çalışırlar. Unutulmak isterler. Çünkü aslında en çok kendilerinden kaçarlar.
Şunu unutmayın:
İnsanlar size yanlış yaptıklarını bildiklerinde, sizi değil, kendi yüzlerini görmek istemedikleri için kaçarlar.
Ekonomik, duygusal, sosyal ne olursa olsun haksızlık yapan insan, sizden uzaklaşır. Bu bir içgüdüdür. Çünkü siz, onların aynasısınız.
Ve bu da küçük bir hayat sırrı olsun size. Bazen birinin sizi terk etmesi, onun günahıyla yüzleşememesidir. Sizin değil, onun zayıflığıdır.
O yüzden kimse gitti diye üzülmeyin. Her uzaklaşma, bir yükten kurtulma olabilir. Ve unutmayın, kim ederse kendine, eder kendi kendine…
Birde hiç bir zaman Vicdanın dokunamadığı para, huzura dönüşmemiştir.