?>

NATO ÜYESİ TÜRKİYE, İSRAİL’E MEYDAN OKUYOR

Mehmet Cevat Kerem

3 ay önce

Türkiye, İsrail’in Kudüs ve Filistin politikalarına karşı en yüksek perdeden tepki veren ülke konumunda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Netenyahu’nun “Kudüs ebedi bizimdir” sözlerine verdiği yanıt bu çizginin yeni bir örneği. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “ABD-İsrail koalisyonuna karşı Türkiye, Rusya ve Çin ittifakı inşa edilmelidir” çağrısı ise Türkiye’nin dış politikada hangi yönü seçmesi gerektiğine dair tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.

Ancak ortada inkâr edilemeyecek bir çelişki var.

Türkiye hâlâ NATO üyesi. NATO, sadece bir askeri savunma paktı değil, aynı zamanda ABD’nin küresel çıkarlarının taşındığı bir araçtır. ABD’nin Ortadoğu’daki en yakın müttefiki de tartışmasız İsrail’dir. Bu nedenle NATO üyeliği sürdüğü sürece, Türkiye’nin İsrail’e karşı bağımsız ve etkili bir politika yürütmesi oldukça sınırlı kalır bence...

Bunu en somut biçimde üslerde görebiliriz. Türkiye topraklarında sayıları azımsanmayacak kadar NATO üssü bulunuyor. Bunların içinde en çok tartışılan ise Malatya-Kürecik’te ki radar üssü. Resmî açıklamalar her ne kadar bu üssün NATO’nun genel savunma sisteminin parçası olduğunu söylese de, birçok çevre buranın aslında İsrail’i korumaya dönük bir kalkan işlevi gördüğünü iddia ediyor.

Yani Türkiye bir yandan İsrail’e sert çıkışlarda bulunurken, diğer yandan kendi topraklarında İsrail’in güvenliğini dolaylı olarak pekiştiren bir sistemi işletmeye devam ediyor görünüyor. Bu durum, dış politikada eleştirileri de beraberinde getiriyor.

Sorun sadece Türkiye ile sınırlı değil. Katar’da gerçekleştirilen İslam ülkeleri toplantısı da aynı çelişkilerin daha geniş bir fotoğrafını ortaya koydu. Yıllardır süren bu tür zirveler, çoğu zaman sadece sert açıklamalar ve sonuç bildirgelerinden ibaret kalıyor.

İsrail’in Filistin’deki politikalarına karşı somut adımlar atmak yerine, her ülke kendi ekonomik ve siyasi çıkarlarını gözetiyor. Sonuç olarak “ümmetin ortak sesi” olması gereken bu platformlar, işlevsiz birer diplomatik ritüelden öteye gidemiyor.

Tablo aslında çok net:

Türkiye, bir yandan İsrail’i hedef alan sert çıkışlar yapıyor, diğer yandan NATO üyeliğiyle ABD ve dolaylı olarak İsrail’in güvenlik şemsiyesi altında kalıyor. İslam ülkeleri ise bir araya gelip güçlü bir blok oluşturmak yerine, etkisiz toplantılarla süreci geçiştiriyorlar.

Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor.

Gerçekten İsrail’e meydan okunmak isteniyorsa, sadece söylemlerle değil, stratejik tercihlerle hareket edilmesi şarttır. NATO üyeliğini tartışmaya açmadan, üslerin statüsünü sorgulamadan, işlevsiz İslam zirvelerinin ötesine geçmeden, hiçbir ülke İsrail karşısında ciddi bir güç ortaya koyamaz.

Gerçek meydan okuma, sadece sözle değil, eylem, sistem ve ittifak tercihiyle yapılır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI