?>

BOŞ VAKTİN MESLEĞİ SİYASETİN ÇÜRÜYEN YÜZÜ

Mehmet Cevat Kerem

4 ay önce

Türkiye’de siyaset dediğimizde karşımıza çıkan manzara ne yazık ki hiç iç açıcı değil.

Eğitimde, ekonomide, bilimde en önde giden gençlerimizin siyasetle ilgilenmemesi, aksine siyasetten uzak durması artık toplumun kanıksadığı bir gerçek. Çünkü bu alan, liyakatten çok, bağıranın kazandığı, yalakalığın prim yaptığı, çalışanın değil kurnazlık yapanın yol aldığı bir bataklığa dönüştü adeta.

Tabi genel çoğunluk böyle diyelim, dürüst ve iyi olanları tenzih edelim…

Bugün üniversite sınavlarında en yüksek puanları alan öğrencilerimiz doktor, mühendis ya da yurt dışında kariyer hedefliyor. Orta seviyede olanlar öğretmenlik ya da daha  garanti mesleklere yöneliyor.

Okumayan, ama ticari zekâsını kullananlar iş insanı oluyor, müteahhitlik yapıyor. Peki, siyaset kimin elinde? Çoğunlukla işsiz, güçsüz, ne yapacağını bilemeyen, elinde mesleği olmayan, ekonomik sıkıntılar içinde  tek çıkış kapısı olarak siyasete tutunan insanların… Çünkü işi gücü olanın zamanı ancak yaptığı işlere yetebiliyor.

Örneğin bir doktor ne ara siyasette zaman ayırabilir veya bir iş insanı siyasete ayıracak zamanı nasıl bulabilir? Çok zor bence…

Ne acıdır ki, bir ülkenin yönetiminde en kritik kararları, çoğu zaman hayatında ne bir kitap açmış ne de bir meslekte iz bırakmış bu insanlar veriyor.

Liyakat yerine sadakat, bilgi yerine bağırma, emek yerine kulis yapanlar öne çıkıyor. Bu tabloya bakınca halkın siyasete olan güvenini yitirmesi hiç de şaşırtıcı değil.

Sokaktaki vatandaştan bir doktoruna, bir mühendisine kadar herkes aynı şeyi söylüyor: “Umut yok!” Çünkü yıllardır genelde aynı kepazelikler, aynı pislikler, aynı kısır döngüler devam ediyor. Siyaset makamı, toplumu ileri taşıyan değil, kendi çıkarını, yakın çevresini ve partisini besleyen bir araca dönüşmüş durumda.

En muhalif partiye bakıyorsun, nerde ise milletvekillerinin üçte biri yada yarısına yakını  7-6-5-4 dönem milletvekili olan aynı kişiler. Bence anayasa ile hangi siyasi makam olursa olsun iki dönem ile sınırlı tutulmalıdır. Bu tüm partiler için geçerli hale gelmesi gerekmektedir. Çünkü bir konuma kapak atanları yerinden etmek normal yollarla yapmak çok zor oluyor.

Bugün Türkiye’nin en büyük kaybı, pırıl pırıl genç beyinlerini siyasetten uzaklaştırmış olmasıdır. Oysa siyaset en çok onların omzunda yükselmeliydi. Ama maalesef, şu anki tabloyla bu alan, halkın güvenini kaybetmiş, çalışkanların değil boşta gezenlerin mesleği  haline gelmiş durumdadır.

Seçim dönemlerinde seçilecek yerden aday olabilmek için nelerin, nasıl döndüğü hepimizin malumudur. Çünkü siyasi makamlar birileri için çocuklarının geleceğinin teminatı haline gelmiştir.

Sorun şu: Bu döngüyü kim kıracak? Ve en önemlisi, bu millet, bir gün siyasetin gerçekten de ülkenin geleceği için yapıldığına inanabilecek mi?                                                                                                             Acilen siyasi etik yasası çıkarılarak en küçüğünden en büyük siyasi makama kadar yer işgal eden insanlar ve birinci derecedeki yakınları için  bir risk analiz merkezi kurulmalı, olası anormallikler için izahat istenmelidir.

Aynı şekilde kamuda çalışan tüm bireyler içinde bu geçerli olmalıdır. Nasıl ki maliye bakanlığı mükellefleri için tespit ettiği anormallikler için izahat istiyor ise aynı şekilde bu sistem kurulmalıdır.

En önemlisi tüm harcamalar şeffaf ve sıkı bir şekilde denetlenebilir olmalıdır. Yoksa kim gelirse gelsin aynı tas, aynı …….. olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI