RÜZGAR BİLE BU KADAR ÇABUK GEÇMEZ YAŞAMLAR BAŞLAR VE BİTER.

RAMAZAN PİLATİN

1 yıl önce

SANAT OKULU 1

1974 yılında Batman Endüstri Meslek Lisesi ne kayıtlarımızı yaptık. Okulda öğrenci olabilmemiz için eleme imtihanı yapılıyordu.

Elemelerden başarılı olup torna tesviye bölümüne kayıt yaptırmıştım. Lise veya sanat okulu arasında seçim yaparken nedenler fazla değildi. İlk olarak muhteşem görüntülü binadaki eğitimi merak etmiştim.

Okulda iki dönem eğitim görülmesi bir başka merak nedendi. Resmi bayramlardaki okulun bando takımının merasim gösterisi muhteşemdi. Yıllar önceki bando takımın gösterilerini seyrederken bir başka heyecanlanırdım.

Ekibin koordineli çalışması yetenekli öğrencilerin merasim sırasında belirgin şekilde izleyicilere heyecan yaşatıyordu. Bando takımındaki bütün elemanlar yetenekliydi. Merasim gösterilerinde Ayaz Koyuncunun katkısı oldukça fazlaydı. Ekibin en kıssa boylu öğrencisiydi. Merasim takımının majörüydü.

Merasimlerdeki kule kurma gösterisi nefesler kesilerek izlenirdi. Dar bir daire oluşturan ekipteki öğrenciler birbirlerinin omuzuna basarak birkaç katlı kuleyi oluştururlardı.

Rahmetli Ayaz ağabey ekiptekiler arasındaki en hafifi olduğu için kulenin en üst katına çıkartılırdı. Gösteriye son nokta tepede çalınan borazan sesi ile nokta konurdu. Ekip kurulu kuleyi bozup merasim yürüyüşüne kaldığı yerden devam ederdi.

Okulun çelenginin de başka bir çekiciliği vardı. Eğe sallayan bir öğrencinin renkli cam ile işlenmiş görüntüsü okulun farklı yanlarından birini simgeliyordu.

Okulda elektrik ve torna tesviye bölümünde eğitim veriliyordu. Ortak derslerdeki öğretmenlerimiz aynıydı. Teknik konularını içeren derslere farklı öğretmenler girerdi. Okulun öğretmenleri disiplinliydi.

Muzaffer Batur hocanın okuldaki etkisi muhteşemdi. Fizik ve kimya derslerine girerdi. O kadar mükemmel bir hafızası vardı ki; ezbere ders anlatırdı.

Elektrik ve elektro teknik dersinin öğretmeni Cahit Yeşilbaş'tı. Ağır başlı hocalarımızdan biriydi. Öğrenciler ile samimi ilişkiler kura biliyordu. Hiçbir öğrenciye bağırdığını görmedim.

Ona göre hataları bağırarak çözmek veya çözmeye çalışmak yanlıştı. . Yanlışı yapan öğrenciyi bir kenara çekerek biraz sohbet eder sonra da gitmesine izin verirdi. Hoca ile öğrenci arasında geçen konuşmayı duymazdık.

Nasihat ettiği öğrencinin bir daha hata yaptığı görülmezdi. Tam olarak ifade etmek gerekirse hocalarımızın tümü dört dörtlük eğitmenlerdi. Muzaffer hocanın farklı yanı öğrencilerin tümünün isimlerinin ve okul numaralarını ezbere bilmesiydi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI